18 Aralık 2019 Çarşamba
HEPİNİZE YAZIKLAR OLSUN.
Yukarıda meclis izleme bölümünde bulunan sarıklı cübbeli kişi Şehit Kaymakamımız Sakarya'lı Muhammet Fatih Safitürk'ün babası Asım Safitürk.
Şehit babası Safitürk meclise İstanbul milletvekili Osman Poyraz'ı ziyarete gider.
Görüşme bittikten sonra,meclis çalışmalarını izlemek için,izleme bölümüne çıkar ve bir süre meclis çalısmalarını izler.
İyi Parti gurup başkanvekili Kocaeli milletvekili Lütfü Türkan kendisini görüp ve alaycı bir ifadeyle şu twiti atıyor.
"Meclisteki sarıklı cübbeli arkadaş kimdir acaba?"diye sorunca,
İstanbul milletvekili Osman Poyraz, Lütfü Türkan'a cevaben şu twiti atıyor.
"Bugün mecliste ağırlamaktan onur duyduğum cübbeli ve sarıklı kişi"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır;toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" diyip kanını toprağa katan ve mezar taşlarıyla vatan toprağının tapusunu mühürleyen Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk'ün babası Asım Safitürk'dür".Açıklaması yaptı.
Bu açıklama ve gelen tepkiler sonucu İyi Parti Gurup başkanvekili Lütfü Türkan twitini sildi.
Türkiyenin her yerinden Lütfü Türkan'a tepkiler yağdı.
Sakaryalı biri olan Şehit babası Asım Safitürk'e yapılan bu saygısızlık aynı zamanda şehidimizin yüreğini ve kemiklerini sızlatmıştır.
Çünkü biz biliyoruz ki şehitler ölmez.
Benim dikkatimi çeken takvim yapraklarından önemli günleri takip edip,hergün kutlama yapan, her şehit haberini anında haber alıp taziye mesajları yayınlayan partilerimizin il, ilçe, belediye başkanları ve de milletvekilleri bu konuda neden bir açıklama yapmıyorlar.
Neden susuyorlar?
Herşeyi bizden mi bekliyorsunuz?
Susarak, izleyerek, durumu idare ederek temsilmi olur?
Ya doğru dürüst görev yapın, ya da çekin gidin.
Bu konuda da konuşmayacaksanız ne zaman konuşacaksınız.
Yazıklar olsun hepinize...
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
14 Aralık 2019 Cumartesi
TABELA BİLE İSYAN ETMİŞ
Hüseyin Kaşkaş'ın belediye başkanlığında belediye bütcesiyle yapımına başlanılan bu salon daha sonraki yıllarda milli piyango idaresinin katkılarıyla tamamlandı.
Bitirildiği on yıldan fazla olan bu kapalı salon ,üç yıldan bu yana Sakarya Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiş, fetöcülerin yargılanması için kullanılıyor.
Gerçi buraya tahsis edilmedende doğru dürüst bir etkinlik ve spor karşılaşması için kullanıldı mı?hatırlamıyorum.
Yalnız Anadolu Gençlik Derneği'nin çok güzel bir programını izlemiştim o salonda.
O programı izlerkende birçok okulumuz bu tip programları ve spor aktivitelerini artık burada yapar diye düşünmüştüm.
Ama bu fetö kalkışmasının ardından birazda mücbir sebep dolayısıyla bu salon mahkemeye tahsis edildi.
Belki Kaymakamlığımn karşısındaki iş merkezide bu iş için düşünülebilirdi.
Neyse olan olmuş artık.
Geldiğimiz noktada bu mahkemelerin bir çoğunun sonuçlandığını belki çok azının kaldığını biliyoruz.
Bu yüzden buranın boşaltılarak, kalan mahkemelerin adliyelerde devam etmesi ve bu salonun asli görevine yani gençlerimize ve öğrencilerimize hizmete tahsis edilmesi gerekir.
Biz Sakarya adliyesi Ferizli'ye yakışır dediğimizde burun kıvırıp bizimle alay edebiliyorlar.
Ama bin kişilik cezaevi varken, beşbin kişilik daha cezaevini Ferizli'ye yapmaktan geri durmuyorlar.
Bu da yetmezmiş gibi ilçenin tek kapalı spor salonunu üç yıldır adliye olarak kullanıyorlar.
Bu kadar yükü Ferizli'nin sırtına yükleyip ne yapmak istiyorsunuz anlamış değilim?
Belki Ferizli'nin yetkilileri bu işe çeşitli nedenlerle ses çıkaramıyor ama,salonun tabelası iki tane harfi yiyerek buna isyan etmiş.
Ben ilçeyi yöneten hem kamu, hem siyasi yetkililerimizden biraz daha duyarlı olmalarını bekliyorum.
Bu ilçe bu kadar da sahipsiz bırakılmamalı.Haklarını almalı ve haksızlığa uğratılmamalı.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
11 Aralık 2019 Çarşamba
SPOR ADINA NE VARSA PERİŞAN OLMUŞ.
Spor, hepimiz için çok önemli.
Özellikle gençlerimiz için olmazsa olmaz bir aktivite.
Bizim gençliğimizde, otuz kırk yıl önce spor yapacak ne doğru dürüst saha vardı, ne de ayağımıza giyecek ayakkabı.
Ama buna rağmen sahanın kenarında top oynamaya gelen en az yüz kişi olurdu.
Bu hemen hemen her akşam böyleydi.
Şimdi bakıyorsun bizim zamanımızda profesyonel futbol takımlarında olmayan futbol sahaları var.
Hemde bir ilçede bir kaç tane.
Tabi ki otuz kırk yılda Türkiye çok şey katetti.
Bu güzelim spor alanları,bilgisizlikten ve yanlış kullanımdan dolayı heba olup gidiyor.
Ferizli'de yeni faliyete geçen ne kadar para harcandığını bilmediğim suni çim sahaya birkaç gün önce çıkıp şöyle bir dolaşayım dedim.
O da ne?
Her taraf kırmızı çamur.
Baktım trübünlerin önünden sahanın kenarına boydan boya elliye elli bir kanal açılmış;işciler çalışıyor.
Sahanın açık kapısından içeri doğru girdim ki ne göreyim.
Sahanın içine su girmiş; her taraf perişan bir vaziyette.
Ya kim yaptı bu sahayı?
Adam yamacın altına saha yaparda drenaj kanalı açmaz mı?
Sahayı su basıp zemin bozulduktan sonra drenaj kanalı açsan ne olur ki?.
Yazık değil mi milletin parasına?
Bu sahayı kim teslim aldı kardeşim?
Bakın dinlediğim birçok kişi bana buralarda başka çamur işlerinde olduğunu söyledi.
Tribünün üst çatısı yağmurlu havalarda akıyor diyorlar.
Tribünün kuzey tarafından ve ön tarafından yağmur sepkeni bütün seyirciyi ıslatıyor deniliyor.
Ayrıcada projede tribünün altında yapılması gereken soyunma odaları yapılmayıp eski soyunma odalarıyla olay kapatıldı deniyor.
Soyunma odaları iptal mi edildi? , yoksa yapıldı gösterilip iş kılıfına mı uyduruldu?
Bunlar benim ulaştığım sorular.
Daha yazılacak çok şey var ama yazı uzun olunca bıkkınlık vermesin diye kesiyorum.
Yeşile basalım diye çıktığımız sahada yine çamura bastık.
Gerçi bu çamurlardan kaçsamda gelip ayağıma bulşıyor iste.
Bugünlerde böyle çamurlu işlerle kimse uğraşmıyor artık.
Biz çamurları temizlemeye devam edeceğiz.
Gelecek yazımda kapalı spor salonu ile devam ederiz.
Yukarıda bahse konu sorulara bir cevap gelirse ya da bir açıklama olursa onuda bir dahaki yazımda dile getiririm.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Özellikle gençlerimiz için olmazsa olmaz bir aktivite.
Bizim gençliğimizde, otuz kırk yıl önce spor yapacak ne doğru dürüst saha vardı, ne de ayağımıza giyecek ayakkabı.
Ama buna rağmen sahanın kenarında top oynamaya gelen en az yüz kişi olurdu.
Bu hemen hemen her akşam böyleydi.
Şimdi bakıyorsun bizim zamanımızda profesyonel futbol takımlarında olmayan futbol sahaları var.
Hemde bir ilçede bir kaç tane.
Tabi ki otuz kırk yılda Türkiye çok şey katetti.
Bu güzelim spor alanları,bilgisizlikten ve yanlış kullanımdan dolayı heba olup gidiyor.
Ferizli'de yeni faliyete geçen ne kadar para harcandığını bilmediğim suni çim sahaya birkaç gün önce çıkıp şöyle bir dolaşayım dedim.
O da ne?
Her taraf kırmızı çamur.
Baktım trübünlerin önünden sahanın kenarına boydan boya elliye elli bir kanal açılmış;işciler çalışıyor.
Sahanın açık kapısından içeri doğru girdim ki ne göreyim.
Sahanın içine su girmiş; her taraf perişan bir vaziyette.
Ya kim yaptı bu sahayı?
Adam yamacın altına saha yaparda drenaj kanalı açmaz mı?
Sahayı su basıp zemin bozulduktan sonra drenaj kanalı açsan ne olur ki?.
Yazık değil mi milletin parasına?
Bu sahayı kim teslim aldı kardeşim?
Bakın dinlediğim birçok kişi bana buralarda başka çamur işlerinde olduğunu söyledi.
Tribünün üst çatısı yağmurlu havalarda akıyor diyorlar.
Tribünün kuzey tarafından ve ön tarafından yağmur sepkeni bütün seyirciyi ıslatıyor deniliyor.
Ayrıcada projede tribünün altında yapılması gereken soyunma odaları yapılmayıp eski soyunma odalarıyla olay kapatıldı deniyor.
Soyunma odaları iptal mi edildi? , yoksa yapıldı gösterilip iş kılıfına mı uyduruldu?
Bunlar benim ulaştığım sorular.
Daha yazılacak çok şey var ama yazı uzun olunca bıkkınlık vermesin diye kesiyorum.
Yeşile basalım diye çıktığımız sahada yine çamura bastık.
Gerçi bu çamurlardan kaçsamda gelip ayağıma bulşıyor iste.
Bugünlerde böyle çamurlu işlerle kimse uğraşmıyor artık.
Biz çamurları temizlemeye devam edeceğiz.
Gelecek yazımda kapalı spor salonu ile devam ederiz.
Yukarıda bahse konu sorulara bir cevap gelirse ya da bir açıklama olursa onuda bir dahaki yazımda dile getiririm.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
7 Aralık 2019 Cumartesi
MUSTAFA İSEN'İN KİTABI
Mustafa İsen,Kültür Bakanlığı Müstaşarlığı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Sakarya milletvekilliği yaptı.
Benimde ilçem olan Ferizli'nin Nalköy'ü mahallesinden.
Sayın İsen geçtiğimiz günlerde Ferizli'ye gelerek bir salon toplantısı yapıp kendi doğduğu Nalköy ile ilgili bir kitap yazdığını ve bunun kısaca tanıtımını yaptı ve kitabını imzalayarak salondakilere dağıttı.
"Bir muhacır köyünün hikayesi NALKÖYÜ"adlı kitabı okudum.
Mustafa beyin muhacır adetleri olarak sunum yaptığı birçok örf adet bizlerdede var.
Bu adetlerin birçoğu islam dini ile uyuşmayan hurafelerden oluşan adetler.
Gerçi bunları okurken insana zevk veriyor ama bu yanlış olan uyduruk adetlerden bahsedip,şimdilerde unutulmuş bu hurafeleri gündeme getirmek ne kadar doğru bunu okuyuculara bırakıyorum.
Bir başka eleştirim köyler arası bazı husumetlerden bahsedip yeni nesillere bunu hatırlatmanın ne faydası olabilirki.
Birçok insanın dile getirdiği koskoca Mustafa İsen küçücük bir mahalleyi yazacağına Sakarya'daki oluşumu yazsaydı.
Hiç olmazsa Ferizli'yi yazıp bunun içinde Nalköyü yazsaydı daha güzel olurdu diyorlar.
Şu da bilinmeli ki Mustafa İsen'in yazdığı bu ilk kitabı
Eksiklerine, eleştirilere rağmen emek verilmiş ortaya çıkartılmış bir eser.
Benim kitabı okurken vardığım kanaat ,
Mustafa bey,Türkiye Cumhuriyetinde birçok görevlerde bulunmuş ama Nalköyden hiç ayrılmamış.
Nalköý onda öyle bir iz bırakmış ki başka yaptığı hiç bir görev,ikame ettiği hiç bir yer, Nalköyün yerini tutamamış.
Çünkü Nalköy'de geçirdiği çocukluk yıllarını öyle güzel anlatmışki,bir an kendi yaşadığım çocukluk yıllarına gittim.
Uzun zamandır kitap okumamıştım.
Mustafa İsen'in yazdığı bu 180 sayfa kitabı Ferizli'li bir köşe yazarı olarak okumayı kendime bir görev bildim.
Siz okuyucularımında okumasını helede ellili yaşların üzerinde olanların çok büyük zevk alacağını söylemek istiyorum.
Mustafa İsen'e bu kitap için teşekkür ediyor, yeni kitaplarını bekliyoruz.
Ancak şu anda Nalköy'de değilde Sapanca'da ikamet etmesini bir çelişki olarak değerlendiriyorum.
Allah'a emanet olunuz.
Saygilarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi.
3 Aralık 2019 Salı
SEN BİLMEZSİN GENEL MERKEZ BİLİR.
Yazarlığa başladığımdan bu yana birçok kez partileri teşkilat çalışmaları noktasında çok eleştirilerim oldu.
Bundan önceki yazımda da Ak Parti'nin teşkilatlarına getirilen yeni isimlerin çokta faydalı olamadığından bahsetmiştim.
Ancak bu yazıdan sonra birçok telefon aldım.
Yüzyüzede bana karşı eleştiri getirenler oldu.
Hatta kendilerine haksızlık yaptığımı söyleyenler bile oldu.
Gerçektende haklı oldukları yerler var.
Mesela artık ilçe başkanları hemen hemen bütün partilerde genel merkezlerde belirleniyor.
Belirlenen aday istenmeyip tabandan başka aday çıkartılırsa bir türlü ikna edip adaylıktan vaz geçirilmeye çalışılıyor.
Eğer israrcı olup adaylıktan vazgeçmezse, kongreler iptal edilip atama usulü kendi istediği adayı iş başına getiriyorlar.
Burada bitiyor mu?
Hayır.
İlçe başkanını atayanlar yanında görev yapacak yönetim kurullarınıda belirliyor.
Özellikle meslek guruplarından temsilci isteniyor.
Küçücük ilçelerde Avukat,doktor, mühendis, tahsilli,bayan kontenjanı, genç kontenjanı,etnik yapı,hemşeri yapıları derken ilçe başkanına dayatılan bir aristokrat kadro olusuyor.
İşte kâş yapayım derken gözü çıkartılan bir teşkilat yapısı oluşuyor.
Ondan sonra bu adamlardan görev bekle,
Bir görev ver sonuç bekle.
Ya da bir köye mahalleye siyasi çalışmaya gönder
Bir ceazeye, bir cemiyete katılmasını bekle.
Yok kardeşim yok adamlar hiç bir yerde yok.
Sadece protokollerde ve haftada bir yönetim toplantısına katılırsa ne âlâ.
Bunların birçoğu Ak Parti'yi özümsememiş hatır için ya da başka beklentilerle bu görevleri kabul eden kişiler.
Birde üstüne üstlük mahallelerden yönetime girme beklentisi olan.
Teşkilatlarda yetişip belediye yönetimlerinde görev almayı bekleyen bir yığın insan saf dışı kalıyor.
Yani bizim eleştirdiğimiz teşkilatlara bir dokun bir ah dinle.
Haklılar mı? Haklılar.
Ama şunu gözlemliyorum ki artık sahada birçok alıcı olacak.
Bundan böyle harcanan insanlar,sizi harcamak ve köşeye itmek için fırsatı ele geçiriyorlar.
Çünkü bundan sonra altarnatifleri olacak.
Ya siz bu tip teşkilat yapılanmalarından vaz geçeceksiniz, ya da sizden vazgececekler.
Bu konuda ciddi bir itirazı ben görüyorum.
Belki İl,ilçe başkanlarını geniş bir ittifakla belirleyebilirsiniz.
Hiç olmazsa kendi çalışacağı yönetim kurulunu belirlemesine müdahale etmeyin.
Adam kiminle çalışabilecekse onlarla yola çıksın.
Bu genel merkez müdahalelerinden taban çok rahatsız.
Benden hatırlatması.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar Internet Gazetesi.
Bundan önceki yazımda da Ak Parti'nin teşkilatlarına getirilen yeni isimlerin çokta faydalı olamadığından bahsetmiştim.
Ancak bu yazıdan sonra birçok telefon aldım.
Yüzyüzede bana karşı eleştiri getirenler oldu.
Hatta kendilerine haksızlık yaptığımı söyleyenler bile oldu.
Gerçektende haklı oldukları yerler var.
Mesela artık ilçe başkanları hemen hemen bütün partilerde genel merkezlerde belirleniyor.
Belirlenen aday istenmeyip tabandan başka aday çıkartılırsa bir türlü ikna edip adaylıktan vaz geçirilmeye çalışılıyor.
Eğer israrcı olup adaylıktan vazgeçmezse, kongreler iptal edilip atama usulü kendi istediği adayı iş başına getiriyorlar.
Burada bitiyor mu?
Hayır.
İlçe başkanını atayanlar yanında görev yapacak yönetim kurullarınıda belirliyor.
Özellikle meslek guruplarından temsilci isteniyor.
Küçücük ilçelerde Avukat,doktor, mühendis, tahsilli,bayan kontenjanı, genç kontenjanı,etnik yapı,hemşeri yapıları derken ilçe başkanına dayatılan bir aristokrat kadro olusuyor.
İşte kâş yapayım derken gözü çıkartılan bir teşkilat yapısı oluşuyor.
Ondan sonra bu adamlardan görev bekle,
Bir görev ver sonuç bekle.
Ya da bir köye mahalleye siyasi çalışmaya gönder
Bir ceazeye, bir cemiyete katılmasını bekle.
Yok kardeşim yok adamlar hiç bir yerde yok.
Sadece protokollerde ve haftada bir yönetim toplantısına katılırsa ne âlâ.
Bunların birçoğu Ak Parti'yi özümsememiş hatır için ya da başka beklentilerle bu görevleri kabul eden kişiler.
Birde üstüne üstlük mahallelerden yönetime girme beklentisi olan.
Teşkilatlarda yetişip belediye yönetimlerinde görev almayı bekleyen bir yığın insan saf dışı kalıyor.
Yani bizim eleştirdiğimiz teşkilatlara bir dokun bir ah dinle.
Haklılar mı? Haklılar.
Ama şunu gözlemliyorum ki artık sahada birçok alıcı olacak.
Bundan böyle harcanan insanlar,sizi harcamak ve köşeye itmek için fırsatı ele geçiriyorlar.
Çünkü bundan sonra altarnatifleri olacak.
Ya siz bu tip teşkilat yapılanmalarından vaz geçeceksiniz, ya da sizden vazgececekler.
Bu konuda ciddi bir itirazı ben görüyorum.
Belki İl,ilçe başkanlarını geniş bir ittifakla belirleyebilirsiniz.
Hiç olmazsa kendi çalışacağı yönetim kurulunu belirlemesine müdahale etmeyin.
Adam kiminle çalışabilecekse onlarla yola çıksın.
Bu genel merkez müdahalelerinden taban çok rahatsız.
Benden hatırlatması.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar Internet Gazetesi.
1 Aralık 2019 Pazar
YENİ KURULACAK PARTİLERE SAKARYADAN KATILAN MİLLETVEKİLİ OLUR MU?
Ak Partiden ayrılan Davutoğlu ve Babacan partilerini bu ay sonuna kadar kuracaklar.
Benim dikkatimi çeken bu durumun Ak Partide hiç kâleye alınmaması.
Böyle bir durumda partideki kopmaları en aza indirmek için mahalle mahalle, köy köy gezip seçmenle bağları güçlü tutmak, teşkilatları ve teşkilatcılık yapmış,parti adına görevler almış eski ve yeni siyasetcileri zinde tutmak gerekir.
Küskünlerle barışmak,kaynaşmak ve kucaklaşmak gerekir.
Genel olarak böyle bir çalışma gözlemliyor musunuz?
Hayır.
Görünen birkaç ilçede, ilçe divan toplantıları ve haftada bir yapılan sanal paylaşımlı yönetim toplantısı.
Ak Partinin hem içerden hem dışardan kuşatılmaya çalışıldığı şu zor günlerde milletvekillerini gören varmı?
Gerçekten mahallesinde,ilçesinde,kahvesinde milletvekiliyle karşılaşan var mı?
Nerde...?
Ara ki bulasın.
Ben en son bayramda Ak Parti ilçe teşkilatında bir milletvekili gördüm.
O da teşkilat bayramlaşmasına katılmak için prosedüren gelmişti.
Teşkilatlar ne yapıyor?
Onlar hep kapalı.
Haftada bir akşam bir araya gelip bir selfi yapıp işi bitiriyorlar.
Bana itiraz eder gibiler.
Soruyorum o zaman?
Yönetim kurulu üyeleri seçildikleri günden bu yana kaç mahalleye ziyaret gerçekleştirip kendi sorumluluk alanıyla ilgili bir rapor hazırlayıp çalışma yaptı?
Hangi mahallede kaç üye yaptı?
Tabi bunlar hep boş sorular.
Neden?
Çünkü Türkiyede birçok ilçede Ak partiyi özümsememiş teşkilat ve belediye yönetimleri oluştu.
Onun için Ak Parti parçalanıyormuş,yeni partiler kuruluyormuş?
Çokta umurunda mı?
Bazıları ise genç olsun, tahsilli olsun diye getirilen ama teşkilatcılıktan ve Ak Parti politikalarından ve programından bihaber kişiler.
Bu gibiler ne olup bittiğini bile algılayamıyorlar.
Benim gözlemim Ak Parti kendi ekolünde yetişen değerleri devre dışı bırakıp, sokaktan adam toplamaya başladığından bu yana geri gidiyor.
Bu gerileme dönemiylede bir panik havasıyla hareket ederek yanlış üstüne yanlış yapıyor.
Hergün değer kaybeden ve herkesin ablukaya aldığı partiyi kimse savunmuyor,savunamıyor.
Siz bunca teşkilat mensubunun, bunca beĺediye idaresinin ve birçok görevde kişisi bulunan Ak Partililerin en azından kullandıkları sanal hesaplarda, parti ile ilgili bir paylaşım yaptıklarına şahit oldunuz mu?
İşte tüm bu anlattıklarımdan hareketle bu partide yeni kurulacak partilere geçecek milletvekilide olur, belediye başkanıda olur, belediye meclis üyesi ve teşkilat mensubuda olur.
Çünkü hepsi pusuya yatmış,hiçbir şey yapmadan gelişmeleri izliyor.
Tüm Türkiyede olduğu gibi Saķarya'da da herşey olabilir.
Çok sürpriz gelişmeleri gördükçe şaşırabilirsiniz.
Ak parti son dakikada bulduğu ömerleri sahaya sürerek yeniden bir başlangıç yapabilir mi?
Bu da 17 senedir ne kadar ömer yetiştirdiğine bağlı
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi
Benim dikkatimi çeken bu durumun Ak Partide hiç kâleye alınmaması.
Böyle bir durumda partideki kopmaları en aza indirmek için mahalle mahalle, köy köy gezip seçmenle bağları güçlü tutmak, teşkilatları ve teşkilatcılık yapmış,parti adına görevler almış eski ve yeni siyasetcileri zinde tutmak gerekir.
Küskünlerle barışmak,kaynaşmak ve kucaklaşmak gerekir.
Genel olarak böyle bir çalışma gözlemliyor musunuz?
Hayır.
Görünen birkaç ilçede, ilçe divan toplantıları ve haftada bir yapılan sanal paylaşımlı yönetim toplantısı.
Ak Partinin hem içerden hem dışardan kuşatılmaya çalışıldığı şu zor günlerde milletvekillerini gören varmı?
Gerçekten mahallesinde,ilçesinde,kahvesinde milletvekiliyle karşılaşan var mı?
Nerde...?
Ara ki bulasın.
Ben en son bayramda Ak Parti ilçe teşkilatında bir milletvekili gördüm.
O da teşkilat bayramlaşmasına katılmak için prosedüren gelmişti.
Teşkilatlar ne yapıyor?
Onlar hep kapalı.
Haftada bir akşam bir araya gelip bir selfi yapıp işi bitiriyorlar.
Bana itiraz eder gibiler.
Soruyorum o zaman?
Yönetim kurulu üyeleri seçildikleri günden bu yana kaç mahalleye ziyaret gerçekleştirip kendi sorumluluk alanıyla ilgili bir rapor hazırlayıp çalışma yaptı?
Hangi mahallede kaç üye yaptı?
Tabi bunlar hep boş sorular.
Neden?
Çünkü Türkiyede birçok ilçede Ak partiyi özümsememiş teşkilat ve belediye yönetimleri oluştu.
Onun için Ak Parti parçalanıyormuş,yeni partiler kuruluyormuş?
Çokta umurunda mı?
Bazıları ise genç olsun, tahsilli olsun diye getirilen ama teşkilatcılıktan ve Ak Parti politikalarından ve programından bihaber kişiler.
Bu gibiler ne olup bittiğini bile algılayamıyorlar.
Benim gözlemim Ak Parti kendi ekolünde yetişen değerleri devre dışı bırakıp, sokaktan adam toplamaya başladığından bu yana geri gidiyor.
Bu gerileme dönemiylede bir panik havasıyla hareket ederek yanlış üstüne yanlış yapıyor.
Hergün değer kaybeden ve herkesin ablukaya aldığı partiyi kimse savunmuyor,savunamıyor.
Siz bunca teşkilat mensubunun, bunca beĺediye idaresinin ve birçok görevde kişisi bulunan Ak Partililerin en azından kullandıkları sanal hesaplarda, parti ile ilgili bir paylaşım yaptıklarına şahit oldunuz mu?
İşte tüm bu anlattıklarımdan hareketle bu partide yeni kurulacak partilere geçecek milletvekilide olur, belediye başkanıda olur, belediye meclis üyesi ve teşkilat mensubuda olur.
Çünkü hepsi pusuya yatmış,hiçbir şey yapmadan gelişmeleri izliyor.
Tüm Türkiyede olduğu gibi Saķarya'da da herşey olabilir.
Çok sürpriz gelişmeleri gördükçe şaşırabilirsiniz.
Ak parti son dakikada bulduğu ömerleri sahaya sürerek yeniden bir başlangıç yapabilir mi?
Bu da 17 senedir ne kadar ömer yetiştirdiğine bağlı
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi
23 Kasım 2019 Cumartesi
CANIM ÖĞRETMENİM
Bugün 24 Kasım öğretmenler günü.
Bugün öğretmenlerimizi hatırlayalım diye böyle bir gün ihdas edilmiş.
Öğretmenlerinden nasiplenememişler için güzel bir gün hiç olmazsa bugün belki öğretmenini hatırlarlar.
Ancak bizler öyle mi?
Hayatımızın her aşamasında,öğretmenlerimizin bize öğrettikleriyle birlikte yaşarız.
Mesela Mustafa Karabulut'un
Bizi disipline çağırıp.
Elinde koca bir deynek.
Oğlum Cimbat sende mi?
Nedir hocam?
Namaz kılmıyormuşsun?
Evet hocam, bir haftadır kılmıyorum,çünkü ayağımda yaralar çıktı, ayağımı bükemiyorum.
Olurmu evladıııım?
Namazın mazereti yok.
Bak iyi dinle.
Uçakta giderken bir anda uçak düşmeye başlasa, o anda namaz vakti girse.
Uçak yere düşünceye kadar hemen teyemmüm edip namazını kılmaya çalışacaksın.
Birde odada bulunan Sakarya Müftüsüne dönüp öyle değil mi? Sayın Müftüm.Dedi.
Ben bu fetva karşısında çaresiz boynumu büktüm.
Bana dönüp, seni bu seferlik affediyor, dövmüyorum.
Bir daha namaz kılmıyor şikayetiyle karşıma gelme.
O gün bugün namaz kaçırdığımda hep hocamın bu fetvası ve bu sözleri aklıma gelir.
Meğer hocamız bizi Allah'ın huzuruna hazırlıyormuşta bizim haberimiz yokmuş.
Allah senden razı olsun Karabulut öğretmenim.
Mekanın cennet olsun.
Biz senden razıyız.Allah'ta razı olsun inşallah.
Öğretmenlerimizin her biriyle birçok anılarımız var, ancak buralara hepsini yazmak mümkün değil.
Şunu söyleyebilirim ki, bizim öğretmenlerimiz bize dersten çok idealizim öğretmeye çalıştılar.
Milli ve manevi değerlerine bağlı vatanına ve milletine sahip çıkan topluma faydalı bir birey olma düsturuyla yetiştirdiler.
Allah tüm öğretmenlerimizden razı olsun.
Bu kutsal mesleği bende kısa bir dönem olsada yapma fırsatım oldu.
Öğrencilerimle ilgilide birkaç anı sizinle paylaşmak isterim.
Abdurrezzak(Konuklu) köyünde sınıfimız cami ile karşı karşıyaydı.
Ders anlatırken ezan okunmaya başlayınca birden dersi kesip, çocuklar ezan okunuyor ezan okunurken konuşulmaz dinlenir, dedim.
O güzel ezanı sonuna kadar huşu içinde,sessizce dinledik.
Birgün sonra tam ezan saati yaklaşınca sınıfın camlarını açtım ve ders anlatmaya devam ediyordum ki ezan okumaya başladı.
Dersi kesmeyip anlatmaya devam ettim.
O da ne bütün parmaklar havada.
Öğretmenim! öğretmenim!
Ezan okunuyor.
Bu çocuklar ikinci sınıf, sadece sekiz yaşında.
İşte eğitim.
Birbaşka anım da şöýle.
Konuklu'da ikinci sınıfları alınca,sınıfa girdim ki sınıfta uzun boylu kocaman bir çocuk.
Onbir, oniki yaşları civarında.
Oğlum sen burada ne geziyorsun haydi sınıfına bakalım dedim.
Öğretmenim ben ikinci sınıftayım demez mi?
Meğer okuma yazmayı öğrenemediği için dört senedir aynı sınıfta kalıyormuş.
Yaşı büyük ve cüsselide bir çocuk olduğu için sınıfta devamlı kavga ve sorun oluşturuyordu.
Birgün sınıfa girdim ki öğrencinin birinin dişini kırıp dövmüş.
Tahtaya çıkartıp iyice azarladıktan sonra.
Senin okumaya niyetin yok mu? Diye sordum.
Sesini çıkarmayınca.
Eğer yoksa al çantanı doğru evine git, dedim.
Adam çantasını aldı,çekti evine gitti.
Evi cami yolunda yolun kenarında olduğu için her öğle namazına gidiş gelişte kendisini evin önünde görüyor içim parçalanıyordu.
O da beni görünce hemen kaçıp ya bir ağaçın arkasına, ya da evin dundarına saklanıyordu.
Bu böyle bir hafta devam etti.
Birgün camiden gelirken göz göze geldik, kaçamadı.
Nasılsın oğlum. Dedim.
İyiyim öğretmenim.
Okulu ve arkadaşlarını özledin mi? Deyince.
Evet, hemde çok,dedi.
Gel seninle bir anlaşma yapalım.
Bundan sonra sınıfta adam gibi dur, bende sana okumayı yazmayı öğreteyim dedim.
Tamam öğretmenim, dedi.
Anlaştık.
Okula tekrar gelmeye başladı.
Gerçektende biraz sakinleşmişti.
Benide sevmeye devamlı çevremde dolaşmaya başladı.
Onu sınıf başkanı yaparak sorumluluk verdim.
Dahada kendisini toparladı.
Her tenefüs arasında tahtaya renkli tebeşirlerle harfleri ve heceleri yazarak, okutarak,
çok büyük bir emek ve mesayi vererek bu öğrencimize okuma yazmayı öğrettim.
Şimdi bu öğrencim 34 yaşında bana sosyal medyadan mesaj yazıp atıyor.
Şükürler olsun.
Bugün öğretmenler günü dolayısıyla böyle bir yazı yazdık.
Biraz hikaye gibi oldu ama, pazar gününe iyi gider.
Tüm öğretmenlerimizin ve öğretmen arkadaşlarımızın bu gününü kutluyorum.
Ölenlere rahmet,kalanlara sağlık sıhhat ve afiyet diliyorum.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)