9 Temmuz 2017 Pazar

"HAYVANDAN DAHA AŞAĞI"MAHLUKLAR.

Sakaryamızın Kaynarca ilçesinde önceki gün işlenen vahşeti hepimiz duyduk ve gördük.
Ülkemize, canını ve namusunu güvenceye alabilmek için sığınmış bir ailenin dokuz aylık hamile bir anneye tecavuz edip karnındaki çocuğuyla birlikte öldürüp,henüz daha bir yaşına girmemiş yavrusununda başını taşla ezerek katleden sapık,sadist ve insanlıktan nasibini almamış;
Kur'anın "Belhum adel"diye tarif ettiği "hayvandan daha aşağı mahlukların akıllara durgunluk veren vahşetiyle sarsıldık.
Sadece biz değil tüm ülke sarsıldı.
Yıllarca birçok mazluma sığınak olmuş,Balkanlardan,Kafkaslara Çin seddine kadar.Ortadoğu'dan Afrika'ya kadar birçok insanın Anayurt ikinci vatan gözüyle baktığı bu ülke ve necip millet bu gibi menfur olaylar asla tökezletilemez.
Aksine bu olaylardan ders çıkartarak insanlığa kucak açmaya devam edeceğiz.
Biz Türk milleti olarak inanın kendi pozisyonumuzu bilemiyoruz.
Dünya müslümanlarının,müslüman Türk dünyasının ve insanlığın bize bakışı ve beklentileri çok farklı.
Malesef uğradığımız kültür emperyalizmi sayesinde birçok hasletimizi kaybetmişiz.
Yardımseverlik,merhamet ve kendi lokmasını başkalarıyla paylaşan hatta kendi yemeyip başkalarına yediren bir toplumdan kendini düşünen,bencil ve merhametini ve izanını kaybeden bir topluma dönüştük,dönüşüyoruz.
Türkiye'ye gelebilmek için Saddam'ın zülmünden kaçan ve bir yamaçtan aşağı  çocuğuyla kendisini boşluğa bırakıp yuvarlanarak Türkiye'ye gelmeye çalışan anneye,
-Gel,gel Türkiye senin gibi çok aç doyurur,diyebilen ve galiz küfürler edip söylemini destekleyen izanını kaybetmiş insanlar gördüm.
Yine son günlerde özellikle Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için ve haklarında yapılan yalan yanlış haberleri hepimiz yakından takip ettik.
Ancak ne olursa olsun ülkemizin konumunu eşini ve iki çocuğunu kaybeden babanın şu cümleleri özetliyor.
"Suriye'deki yakınlarımıza ve basına  bu olayı olduğu gibi değil,Trafik kazasında öldüler diye yansıtalım.
Yoksa Türkiye bu olaydan çok olumsuz etkilenir"Diyor.
Görüyorsunuz değil mi?
Hangi pozisyonda ne düşünüyor Suriyeli kardeşim.
Başka birşey daha diyor.
Ne diyor?
"Artık Türkiye'de kalmamın bir anlamı kalmadı.
Çünkü ben eşimin ve çocuklarımın namusunu ve canını koruyabilmek için buraya sığınmıştım".Diyor.
Diyanet İşleri başkanımız durumu özetleyen şu cümlelerle gelinen duruma dikkat çekiyor.
Mehmet Görmez.
"Emanetini koruyamadığımız için bizi affet Allah'ım"
"Bize ne olduki zalimin zulmünden kaçan bize sığınan insanlara zulüm eder olduk.
"Yıllarca birçok muhacire ensar olmuş bu necip milletin içinden böyle aşağılık mahluklar nasıl çıkıyor öncelikle bunu sorgulamalıyız."Diyor.
İşte Diyanet işleri başkanımızın yaptığı tesbitler ve teşhisler doğrultusunda ülkemizde yeni bir seferberlik ve öze dönme çalışması başlatılmalıdır.
Başta mecliste kamu vicdanını tatmin edici yasalardan başlayarak özellikle dinayet teşkilatı ve milli eğitimde bu çalışmalar behamahal hayata geçirilmelidir.
Yoksa ülke insanı olarak ruyamızda dahi göremeyeceğimiz olayları yaşamaya devam edeceğiz.
Son olarak ülkemizdeki mülteciler için her fırsatta kem sözler söyleyenlere bir çift sözüm var.
Yedi düvelin dört koldan gizli ve açık saldırısı altında ki bu ülkeye eğer birşey olmuyorsa,bunun sebebinin milyonlarca mazluma kucak açmamızın bir sonucu olmadığını nereden biliyorsunuz?
O mazlum insanların duası sonucu ülkemiz, birçok musibeti def ediyor olamaz mı?
Dikkat et ve düşün birgün çocukların sırtında birkaç parça eşya ile sende yollara düşebilirsin.
Allah bu millete ve tüm müslümanlara yardım etsin.
Bizleri akıl sahibi kılsın.
İzanıni ve kendini kaybedenlerden eylemesin.
Bu vesile ile şehit edilen bacımıza ve evlatlarına Allah'tan rahmet,acılı eşine ve ailesine sabır ve metanet diliyorum.
Allah'a amanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET GAZETESİ




4 Temmuz 2017 Salı

KILIÇTAROĞLU RADİKALLEŞİYORMU?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhuriyetimizle yaşıt bir parti.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir parti.
Hatta 1944 yılına kadar Türkiye'nin tek partisi
1945'de Demokrat Partiyle girdiği seçimde iktidarda olmanın avantajı ile oyları hileli bir şekilde sayıp rakibine karşı ilk ve tek bir seçim kazanmıştır.
O günden bu güne HALK partisine halk tek başına iktidar vizesi vermemiştir.
Ancak ara ara Güneş Motel pazarlıklarıyla hep etik olmayan yöntemleri kullanarak kısa dönemler iktidar olabilmiştir.
İktidarda oldukları zamanlarda halk partisi olmasına rağmen halkın değerlerine,kültürüne,dini inanclarına ve yaşam biçimine müdahale etmekten tek tip insan yetiştirme hastalığından kurtulamamıştır.
Muhalefete düştüklerinde ise hangi söylemi,hangi eylemi yaparsa yapsın bir türlü halka güven verememişlerdir.
Yakın tarimizde Deniz Baykal ve Kemal Kılıçtaroğlu gibi iki etkili liderle yönetilen CHP,Baykal'ı bir kaset kumpasıyla saf dışı bırakıp Kemal Kılıçtaroğlunu liderliğe getirmiştir.
Ağzı iyi laf yapan ama çok hata ve gaflar yapan Kılıçtaroğlu,Ak Parti ile girdiği bütün seçimleri kaybetmiş,kaybettikçede hırçınlaşmaya ve radikalleşmeye başlamıştır.
En son referanduma umut bağlamış tüm istemezükcülerin aynı safta toplanmasıyla umutlanan Kemal Bey bu seçimide kaybedince yollara düşüp Ankara'dan İstanbul'a kadar yürümeye kara vermiş, güya bunun adına "ADALET"yürüyüşü demiştir.
Günlerdir yollardaki trafiği alt üst ederek,bir yığın güvenlik görevlisini meşgul ederek vatandaşların sabrını zorlayarak yapılan bu yürüyüş,halkın isyanına özellikle araç sürücülerinin isyanına sebep olmaktadır.
Şunu söyleyebilirizki bu yürüyüş ne CHP'ye, ne ortaya koyduğu "ADALET" beklentisine, ne de ülkemize hiç bir faydası olmamıştır,olmayacaktır.
Bu yürüyüş devamlı seçim kaybeden Kılıçtaroğlu'nun parti içi tepkileri duymamak için kendini Ankara'nın dışına,yollara atmasından başka bir şey değildir.
Ayrıca etrafı fetocu danışmanlar, milletvekilleri ve parti görevlileri tarafından sarılmış olduğu yargı kararlarıyla anlaşılan Kılıçtaroğlu işin ucunun kendisine doğru geldiğinden endişelendiği için kendini yollara atıp efkar dağıtıyor da olabilir.
Yoksa bu görüntüler bir anamuhalefet partisi başkanının yapacağı davranışlar olamaz.
Bu daha çok radikal örgütlerin gündeme gelebilmek ve ismini duyurabilmek için kullandığı bir yönteme benziyor.
Kısacası Kemal Kılıçtaroğlu ya radikalleşiyor yada kafasının arkasında birşeyler taşıyor.
Ben şahsen kafasının arkasında taşıdıklarından değil, radikalleşmesinden korkarım.
Çünkü o zaman bana yâr olmadı kimseyede yâr etmem düşüncesi hakim olurki,asıl tehlikede budur.
Amarım Sayın kılıçtaroğlu böyle bir duruma savrulup ülkeye zarar vermez.
Asasen şu günlerde Türkiye'nin hızla normalleşmeye ihtiyacı var.
Siyasi partilerimiz normalleşme için acil eylemler ve adımlar atmalı.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET GAZETESİ



1 Temmuz 2017 Cumartesi

FERİZLİ'NİN MERKEZİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜM ŞART OLDU.

Ferizli,son yılların en hızlı gelişen ilçelerinden biri.
Şehir merkezine yakınlığı,depreme dayanıklı bir zemine sahip oluşu,deniz güzergahında olması bölgede Söğütlü ve Ferizli OSB lerinin kurulması vb.gibi etkenler,Ferizli'nin çok hızlı gelişmesini sağladı.
   Ferizli ilçemiz hızla gelişirken malesef ilçenin imar planlamaları ve şehirleşme bu gelişmeye ayak uyduramadı.
Nufusu 2 binlerde küçük bir belde iken merkez görüntüsü ne ise bugünde aynı durumda.
Bu durum nufusu ve hareketliliği taşıyamayınca başka alanlarda merkezleşme denemeleri kendiliğinden oluşmuş ancak bu durum bölük pörcük bir yapılanma ortaya çıkartarak ekonomik yapının bozulmasına ve herkesin kafasının karışmasına sebep olmuştur.
  Tarih ve tecrübeler göstermiştirki bir yerleşim yerinin merkezi nereye kurulmuşsa orada devam ettirilmelidir.
Merkezin değiştirilme denemeleri o beldenin tarihine,kültürüne,anılarına ihanet etmekten başka bir işe yaramamıştır.
Ancak şu da bir gerçektirki merkezin köhne bir halde,ihtiyaçlara cevap veremez bir hale gelmesi ve buralarda gerekli değişim yenilenme ve dönüşüm yapılamaması durumunda,ister istemez insanlar yeni merkezler oluşturmaya başlarlar.
Benim gözlemim Ferizli merkezinin acilen bir kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğudur.
İçinde otoparkları,alışveriş merkezleri,meydan ve parkları ile arazi sahipleriyle önceden görüşülüp anlaşılmış bir kentsel dönüşüm için acilen harekete geçilmelidir.
Ben esasen birbuçuk yılı kalmış bir belediye başkanının görev sonuna doğru yaklaşırken büyük projelere girmesine pek olumlu bakmıyorum.
Ancak şu anda sehrin merkezinde kentsel dönüşüm yapılabilecek alan,yapı stoku ve arazi açısından şu anda çok müsait bir durumdayken bu kentsel dönüşüm projesinin acilen hayata geçmesi gerektiğinden belediye başkanı böyle bir proje için adım atmak isterse kendisine her türlü desteği ve katkıyı vermeye hazır olduğumuzu buradan beyan ediyorum.
Özellikle Ferizli merkezindeki esnaflarımıza ve vatandaşlarımıza buradan bir çağrı yapıyorum.
Bırakın merkez bitti,merkez şuraya kaydı buraya gitti diyerek sızlanmayı,
Merkezin canlanmasını ve gerçek bir şehir merkezi olması için ortaya koyduğumuz bu ketsel dönüşüm önerisini destekleyin.
Bu kentsel dönüşüm alanını kapsayacak fizibilite çalışmaları bende mevcut,ancak bu iş belediyenin işi,dolayısıyla herkes işini yapmalı.
Şayet bizden sorulursa bizde katkı veririz.
Bu teklifimize aman canım sende diyenler olabilir.
O zaman otobüslerin bile dönemediği bir kavşağa Demokrasi Meydanı diyerek.
Park ve meydanlar yerine kahvehanelerin önlerinde oturarak.
Hamsicinin önününü durak yapıp otobüs bekleyerek.
Ardiye gibi küçücük tarihi dükkanlarda esnaflık yaparak.
Akşam namazıyla şehrin merkezinin sessizliğe büründüğü.
Bir kaç yıla kadar park ve araç trafiğin felç ettiği yaşanmaz bir şehir merkezi asla cazibe merkezi olmaz olamaz.
Bu öngörüye herkesin sahip çıkması kendi menfaatine ve Ferizli'nin menfaatinedir.
Bu önerinin sahibi 30 yıl önce Çalıbayırına vali atamış bir kardeşinizdir.
Öngörü bir meziyettir.
Bizden söylemesi
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET



29 Haziran 2017 Perşembe

GAZETECİNİN BAYRAM GÜNLÜĞÜ

Yazıma başlarken herkesin geçmiş Ramazan bayramını kutluyorum
Bayramlar milletç9e kenetlendiğimiz birbirimizle daha da yakınlaştığımız günlerdir.
Bu günlerin manevi havasından da istifade etmek için,Ramazan ayı boyunca ağırlaştırılmış yazılar yazmaya dikkat ettim.
Ancak o kadar çok yazılacak konu oldu ki,yazmamak için kendimizi zor tuttuk.
Sonuç olarak yazılarınızı takip eden bir yığın okurunuz var ve bu okurların sizden beklentileri var.
Bu mihvalden hareketle bayram sonu bir çok konuyu siz okurlarımla paylaşıp yazmaya çalışacağım.
Önce bir gazeteci yazar olarak bayramda gözüme takılanları sizlere aktarmak istiyorum.
- Bayramın ilk günü sabah erken saatte mahallemizin camisine Bayram Namazı kılmak için gittiğimizde caminin alışılmışın dışında tıklım tıklım dolu olduğuna şahit oldum.
Namaz vakti girmesine rağmen imam ortalıkta yoktu.
Cemaatin homurtuları arasında mihraba gelen imamın uyuya kaldığı söylendi.Zaten halindende belli oluyordu.
Bu camimizin yıl boyu imamı olur cemaati olmaz,
Senede bir bayram namazı için cemaat camiyi doldurur bu defa da imam olmaz.
Malesef bu camimizin kaderi bu.
-Ak Parti il teşkilatının bayramlaşma törenine katılıyoruz.
Tüm milletvekilleri il başkani ve il yöneticileri sıraya girmiş partililerle bayramlaşıyor ama Milletvekili Şaban Dişli ayrı bir yerde durmuş yanına giden partililerle bayramlaşıyor.
Neden böyle diye araştırıyoruz.
Şaban Bey'e güneş dokunuyormuş.
Yanlış anlamalara sebep olacak bu davranışın Genel başkan yardımcılığı yapmış bir milletvekili tarafından bilinmesi gerekmez mi?
Malesef Sakarya Ak Parti'nin de kaderi bu.
-Bir başka milletvekili Prof.Mustafa İsen'i Ferizli ilçe teşkilatındaki bayramlaşmada dinliyoruz.
Mehmet Terzi isminde bir vatandaş Mustafa Bey'e bir soru yöneltiyor.
"Sayın vekilim Ak Parti'de partinin nufuzunu ve makamları kullanarak kendine rant sağlayan yöneticiler ve seçilmişler var,Reis bunların partiden temizleneceğini söylüyor bu nasıl olacak.
Yine köyden mahalleye dönüştürülen yerlerde alt yapı ve kanalizasyon hizmetleri ne zaman yapılacak köylerin mülkleri satılıyor ama hizmet yok buna ne diyorsunuz.diyerek iki soru yöneltiyor.
Milletvekili Mustafa İsen vatandaşa cevaben.
Arkadaşlar birine suç isnat ediyorsanız belgelemek durumundasınız.
Bir kişi seçilmişse partililerimizin davranışı onu eleştirmek değildir.
Benim görüşüm Beş yıl sonra onun tekrar seçilmemesi için gerekli mücadeleyi o zaman yapmalıdır.
Ben milletvekiliyim,bölgeme hizmet etmek için seçilmiş kişilerle ne olursa olsun çalışmak zorundayım.Diye cevap verdi.
Köylere hizmet verilmiyor eleştirisine ise Bel.Bşk.Ahmet soğuk Ferizli'nin köylerine hayel bile edilemeyen Sapanca suyu içiriyoruz yolların bir çoğu sıcak asfalt gidin Kocaali'nin köylerine bakın ne yol var ne de hizmet dedi.
Tayyip bey hemen şimdi bir değişimden ve temizlikten bahsederken Mustafa bey'in beş yıl sonrayı işaret etmesini çok manidar buldum.
Ahmet Soğuk gidin Kocaali'nin köylerine bakın ne yol var ne de hizmet deyince bizde gittik baktık.
Şunu söylemeliyim ki Kocaali Belediyesi köylere Ferizli Belediyesinden çok daha fazla ve çeşit hizmet yapmış.
Ben iletişimin ve ulaşımın bu kadar kolaylaştığı bir dünyada herkes konuşurken dikkat etmeli.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET GAZETESİ



17 Haziran 2017 Cumartesi

İMAMHATİP OKULLARI PLATFORMU NEDİR?

 Herkesin yakınen bildiğl gibi İmamhatip okulları kurulduğu yıllardan bu yana vatandaşlarımızın özverileri ve yardımlarıyla bu günlere gelmiştir.
 Bu yardımlar bugüne kadar vakıf, dernek ve cemiyetler vasıtasıyla yürütülüyordu.
 Bu kuruluşların en organize ve verimli olanı kuşkusuz İmamhatip Mezunları dernekleri olmuştur.
Öyleki bu dernekler şu anda ülkemizin her ilinde ve ilçesinde örgütlenmiş, bulundukları bölgelerdeki İmamhatip ortaokulu ve liselerin kuruluşlarında,eğitim ve öğretim faaliyetlerinde,okulların fiziki ihtiyaçlarında,öğrenci ve öğretmen ihtiyaçlarında,sosyal etkinliklerde hep imamhatiplerin yanında yer almıştır ve almaktadır.
  Derneklerin üst kuruluşu olan ÖNDER ile koordineli ve uyumlu bir çalışma, planlı ve programlı bir şekilde devam etmektedir.
Yıllardır zor şartlar altında ve meccanen, tamamen Allah'ın rızası gözetilerek binlerce İmamhatip mezunu dernek üyesi görev yapmaktadır.
Bu dernekler özellikle son beş yılda çok başarılı çalışmalar yaparak imamhatip okulları sayısı ve imamhatipli öğrenci sayısının artışına büyük katkılar sağlamıştır.
Bu kadar verimli çalışmalar devam ederken tüm ilçelerde imamhatip okulları açılıp öğrencilerimizden başarılı haberler gelmeye başlamışken ortaya birdenbire "İmamhatip Okulları platformu"diye yeni bir kuruluş icat edildi.
Nedir bu platform diye bir yıldır araştırıyorum inanın bir çok yetkiliyede sormama rağmen tam olarak ne iş yaptıklarını ve görev alanını anlayabilmiş değilim.
Öz ve anafikir olarak şunu anladım ki,
İmamhatip mezunları derneklerinin dişiyle tırnağıyla uğraşıp hazırladıkları sofraya davetsiz gelen hatta davetlileri karşılayıp sonunda da yemek duası yaparak dikkatleri üzerine çeken bir oluşum.
Sonuçta sofraya gelen adama niye geldin diyemiyorsunuz.
Sanırım meseleyi anladınız.
Bu platformun kuruluşu iki yıla yaklaşmasına rağmen İmamhatiplerle ilgili hiç bir çalışmasını duyan var mı?
Hatta bu platformun ilçelere atadığı bir çok temsilci imamhatip mezunuda değil,hatta bazıları parti yöneticisi.
Mezun dernekleriyle hiç bir ilişkisi yok, buna ihtiyacıda yok.
Ancak bu platformun cazibesi hiçbir faaliyet yapmasada il protokolü ve siyasi alanda çok yüksek.
Sizin tam anlayacağınız gibi yazayım.
İmamhatip okulları platformu Asiller
Imamhatip dernekleri kuntakinteler.
Biraz ağır yazıyorum ki olayın vehametini yetkililer anlasın.
Bu hafta Sapanca' da yaptığımız toplantıya Önder başkanımiz Halit Bekiroğlu'da katıldı.
Toplantıda söz alıp bu yazdığım konuyu kendisine aktardım.
Ayrıca
 içinde  başka kurumlarıda barındıran bu platformun  başına neden "İmamhatip okulları"ibaresi getirilmiş anlamak zor.
Yüzlerce İmamhatip Mezunları derneğinin üst kuruluşunda neden açık bir şekilde  "İmamhatip"ibaresi yok.
Bu konular üzerinde çalışmalar yapılacağı tarafıma beyan edildi.
Birde toplantıda sadace ben rahatsızım sanıyordum.
Bütün ilçe dernek başkanları tek tek söz alıp platformun bu şekilde anılması ve sanki imamhatiplerde çift başlılık varmış görüntüsünden rahatsız.
Kısaca yukarıda dile getirmeye çalıstığım meseleden tüm dernek başkanları olarak rahatsızız.
Atalarımız"Çifte kazık toprağa girmez" demişler.
Dernek başkanlarını izliyormuş,pasifize ediyormuş gibi hatta bir güvensizlik iması veren bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir.
Şayet arkadaşlarımız bize güvenmiyor çalışmalarımızı beğenmiyorlarsa görevimizi onlara devretmeyede hazır olduğumuzu buradan belirtmek isterim.
Bu yazımızın bir yanlıştan ve yanlış anlamaların çözümüne yardımcı olması dileğiyle.
Tüm arkadaşlara ve okurlarıma saygılar sunuyorum.
Allah'a emanet olunuz.
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET GAZETESİ.



13 Haziran 2017 Salı

ASKER ARKADAŞLARIMA SELAM DURDUM.

Dile kolay tam 33 yıl sonra askerliğinizi birlikte yaptığınız arkadaşlarınızla bir araya geliyorsunuz.
Geçen akşam Tuna Tan tesislerinde 63/2 ve 63/3 tertip Şanlıurfa'da 20 MKNZ.Tugayında askerlik yapan arkadaşlarla iftar programında bir araya geldik.
Bu arkadaşların bir çoğu ile birbirimizi 33 sene hiç görmemiştik.
Türkiye'nin dört bir yanından toplantıya katılan arkadaşlarımız arasında en kalabalık katılım Sakarya,Sinop,İstanbul,İzmir illerimizdendi.
Yaklaşık yüz kişi iftar programına katıldı.
Arkadaşlarımız birbirini daha iyi hatırlayıp tanıyabilsin diye kamera çekimleri,fotoğraf çekimleri,sohbetler eşliğinde zaman hızla akıp geçti.
İftarımızı yapıp salondan ayrılırken arkadaşların bu toplantıdan çok mutlu oldukları gözlerinden okunuyordu.
Bilmiyorum böyle bir toplantıyı bu güne kadar yapan oldumu?
Ülkemizin içinden geçtiği zor şartlarda göz önüne aldığımızda asker arkadaşlarımızla yakınlaşmamız ve bir araya gelmemizın çok yerinde bir karar olduğu kanaatindeyim.
Önümüzdeki aylarda daha kalabalık toplantıları komutanlarımızında katılımıyla gerçekleştireceğiz.
"Her şey vatan için"
"Her Türk asker doğar"
Asker arkadaşlarıma bu mutluluğu bana yaşattıkları için teşekkür ediyor,hepsine selam duruyorum.
Ayrıca herkese de bu mihvalde toplantılar tavsiye ediyorum.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET GAZETESİ


4 Haziran 2017 Pazar

PAZARLARIMIZI KİM DENETLEYECEK.

    Bugün çoktandır yazmak istediğim bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Gerçi hangi aksayan konuyu yazsak,konunun muhatapları tarafından eleştiriliyoruz ama,göreviniz kamuoyunu bilgilendirmek ise bunları fazla dikkate almadan yolumuza devam edeceğiz.
Sonuçta gazeteciyseniz,topluma karşı sorumluluğunuz herşeyden önce gelir.
Bugün para vererek pazarlardan aldığımız çürük ve ezik sebze ve meyvelerden bahsedeceğim.
Pazarlarda iki,hatta üç tür satıcı var.
Birinci grup pazarcılığı iş ve meslek edinmiş pazarcılar.
İkinci grup ise nerede bir ucuz mal buldu,onu sokaklarda ve pazarlarda günü birlik satmaya çalışan işportacı pazarcılar.
Birde kendi ürettiği mahsulü pazarda satan pazarcılar var.
Pazara gittiğinizde bu 
pazarcıların sahneledikleri malların hepsi tertemiz olduğunu görürsünüz.
Tezgahın ön tarafından bahsediyorum.
Poşetlerle yaptığınız alış veriş sonucu eve bir geliyorsunuz ki adam tezgahın arka bölümünden ne kadar çürük çarık var doldurmuş.
Geçen gün pazarın birinden bir kiraz aldım,inanın insan o kirazı satmaya utanır.
Bu konuları herkes yaşadığına göre çokta örneklemeye gerekte yok.
Şunu da hemen belirteyim ki gerçekten işini iyi yapan pazarcı esnafımızı bu anlattıklarımdan muaf tutuyorum.
Bir pazarcı arkadaşla sohbet ederken,''serçe parmağını çalıştıramayan pazarcı zarar eder."Demişti.
İki sağlam meyve ve zebzenin yanına serçe parmağınla bir ezik ve çürük koyamıyorsan bu işi yapmayacaksın arkadaş diyede ilave etmişti.
Hal'e mal almaya gittiğinizde halde her türden mal bulmak mümkün.
Bu gün gelen taze meyve sebzede var beş gündür satılamamış artık demode olmuş malda var.
Siz okurlarıma bir ti vereyim.
Hafta sonuna gelindiğinde eski yeni tüm mallar halde satılmış olur.
Bu meyve ve sebzelerin hepsi pazarlara gelir ve tüketicilerin poşetine konulur.
Bunlarla konuşsanız herkesin bir haklı sebebide vardır hani.
Ucuz satıyoruz ya kardeşim.
Ucuz satmak asla çürük ve ezik mal satmak değildir,az kazanıp sürümden kazanmak rekabet etmektir.
Yalnız çürük ve ezik malı ayırarak müşteriyede izah edip göstererek ucuz satılabilir.
Bizim izah etmeye çalıştığımız tezgahın arkasından müşterinin haberi olmadan yapılan aldatmacadır.
Bu işler nasıl önlenecek.
Benim önerim pazarcı esnafı kendi markasını taşıyan poşetlerle malını satmalıdır.
Bir diğeri ise belediye zabıtalarının bu konuyu devamlı takipte tutmalarıdır.
Pazar yerlerine belli noktalara terazi konularak vatandaşın aldığı mallar tartılmalı ve hileli mallar için anında şikayet mercileri ve müdehaleler oluşturulmalıdır.
Ben inanıyorum ki bir disipline oluşturulduğu anda vatandaşa çürük ve ezik mal satma işi bıçak gibi kesilecektir.
Adam gibi temiz mal satan pazarcılar ve vatandaşlarda bir oh diyecektir.
Bu günlükte bu kadar.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR.