15 Nisan 2020 Çarşamba
BU VİRÜS BİZE BİRÇOK YABANCI KELİME ÖĞRETTİ.
Bu Koronavirüs illeti çıktığından buyana epeyce sağlık terimi öğrendik.
Özellikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yaptığı basın toplantıları ve her akşam televizyonlarda konuyla ilgili bilim adamlarının yaptığı proğramlara ister istemez pür dikkat kesildiğimiz için ne konuşuyorlarsa hafızalarımıza kazınıyor diyebilirim.
En azından ben öyle görüyorum.
Bu güne kadar bilmediğimiz, konuşma cümlelerimizde kullanmadığımız bu kelimelere bir bakalım.
CORONA VİRÜS:Korona latince taç anlamına gelir.Virüsü çevreleyen protein çubukları taça benzediği için bu ismi almıştır.
ENDEMİ:Belli bir bölgede yerel salgın hastalık.
PANDEMİ: Tüm dünyayı etkisine alan salgın hastalık.
DEZENFEKTE:Mikroplardan temizlenme,tedbiren temizlik.
ENFEKTE OLMAK:Kişiye mikrobun bulaşmış olması.
ENTÜBE:Solunum zorluğu çeken hastanın makınaya bağlanarak solunumuna yardımcı olma.
İZELASYON:Hastalık kapma ihtimali dolayısıyla,kişilerin kendilerini sosyal hayattan çekerek korunaklı bir yerde kendi kendine kalması.
KİT:Hastalığı tespit eden aygıt.
SEMPTOM:Hastalık belirtisi
PİK: Hastalığın ulaştığı en yüksek yer, tepe noktası.
SOSYAL MESAFE:Hastalığın karşısındaki insana bulaşmasını önleyici mesafe yaklaşık bir buçuk metre.
FİLYASYON:Hasta olarak tespit edilen kişinin son temas kurduğu kişilerin bulunup taranması.
İMMUN SİSTEM: Hastalığa karşı vucudun bağışıklılık sistemi.
Ben burada bitireyim, belki bu kadar daha vardır.Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Benim gibi bu kelimeleri hergün duya duya sizde kafanıza kazıdınız.
Tabi bunların türkçeleri konuşulsa daha iyi olur.
Şuda bir gerçek tıp dili, bir dünya dili, bunu bu şekilde bilmemiz gerekiyor.
Yine ben meraklıları için anlamlarını yazdım.
Allah'a emanet olunuz.
Sağlıcakla kalın.
Evde kalın.
Saygılarımla.
9 Nisan 2020 Perşembe
SAKARYADA ACİL OLARAK SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANMALI
Yüzyılın illeti Koronovirüs hızla yayılıyor.
Ülkemize geç gelsede tedbirler erken alınmış olsada istatistiklerde kötüye,hatta kötününde kötüsüne doğru bir gidiş var.
Hele Sakarya,Türkiye sıralamasında ilk beşin içinde.Yukarıdaki haritada görüyorsunuz.
Hasta sayısı binlere doğru gidiyor.
Bunun nedeni ise sokaktaki insanı malesef,beklendiği gibi, azaltamadık.
Yetkililerin tüm ikazlarına rağmen hâla olayın vehametini kavrayamayanlar var.
İşte bu tutum sebebiyle sadece il merkezinde görülen virüs artık tüm ilçelere yayıldı.
Malesef bir aydır eve hapsedilen yaşlılarımız ve arkasından yirmi yaş altı gençlerimiz artık burnundan solumaya başladılar.
Nedeni evde kaldıklarından değil, kurallara uymayan insanların vurdumduymazlığından.
Bu insanlarla uğraşan bir yığın devlet görevliside sahada zorunlu bir kalabalık oluşturuyor.
Birde evde kalan insanlara yardım götüren imamlar,postacılar, muhtarlar,polis, jandarma ve genç kardeşlerimiz var.
Sanki depremden çıktık herkes açlıktan ölüyor gibi... Kim kime virüs taşıyor belli değil.
Bu şekilde iyilik yapayım derken acaba virüsüde taşıyor olamazmıyız?
Çünkü bu görünen birşey olsa eyvallah.
Herkesin iyi kötü onbeş gün yiyeceği birşeyleri vardır.
Bir tas çorba yesek, kuru ekmek yesek yine onbeş gün idare ederiz.
Demem o ki Türkiye'de kimse 15 günde açlıktan ölmez.
Ama böyle giderse çok yakında ülkemize gelen bu virüs nasıl şehirlerimize,nasıl ilçelerimize geldiyse son evrede mahallelerimize ve evlerimize gelecektir.
İste o gün geldiğinde ölülerimizi kaldırıcak insan,hastalarımızı götürecek doktor ve hastane bulamayacağız.
Herkes aklıni başına alsın.
Bu virüs çığ gibi büyüme aşamasında.
Hiç olmazsa Sakarya'da bu aşamada sokağa çıkma yasağı konmalı, hemde çok acil.
Sonra üretimde ve hizmet sektöründe çalışanlar test yapılarak sokağa çıkıp işine gücüne gitmelidir.
Bence bu iş tersten ele alınmalı, herkese sokağa çıkma yasağı getirilip, temiz olanlar sokağa çıkmalı.
Hasta olanlarda hastanelere alınmalı.
Herşey evde başlamalı ve orada kontrol altına alınmalı.
Sokaklarda virüslü arayacağına onu eve hapsetmeliyiz.
Bu tabiki benim düşüncem, devleti yönetenlerinde bir bildiği vardır.
Bekleyip göreceğiz.
Hakkımızda hayırlısı olsun.
Allah yardımcımız olsun.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
29 Mart 2020 Pazar
BİZİM ŞER ZANNETTİĞİMİZ ŞEYLERDE HAYIR OLABİLİR.
"Sizin şer zannettiğiniz şeylerde hayır,
Hayır zannettiğiniz şeylerde şer olabilir.Bunu siz bilmezsiniz,ancak Allah bilir".
Dünyayı şaşkına çeviren Korona virüsü can almaya devam ediyor.Bulaşıcı bir hastalık ve ölümcül bir hastalık olduğu için herkesi tedirgin ediyor.
Özellikle dünyanın en gelişmiş ülkelerinde çaresiz bir durum var.
Hatta İngiltere gibi bazı ülkelerde devlet başkanına bile bulaşmış durumda.
Dünyadaki bütün devletler bu virüsle hem maddi hemde manevi olarak mücadele ediyor.
Yıllarca Irak'ta,Afkanistan'da,Suriye'de müslüman kanı döken İsrail'in arkasında durup Filistinlileri katletmesine yardımcı olan, Mescid-i Aksa'nın İsrailli askerlerin postalıyla çiğnenmesine çanak tutan Amerika'da Beyaz Saray'da Trump'unda katıldığı bir merasimde Kur'an okunuyor.
Almanya'da Duisburg kentinte ilk defa ezan açıktan dışarıya okunuyor.
Hollanda yine açıktan ezan okunmasına müsade ediyor.
İspanya, Endülüs devleti yıkıldığından 500 yıl sonra Granada kentinde açıktan ezan okunuyor.
Bölgede bulunan müslümanlar sivil toplum örgütlerinin organizesiyle evlerinin balkonlarından ezan okuyup dua ediyorlar.
Kısaca insanlar bir imdat, bir çare arıyor.
Kimi aşı, ilaç,solunum cihazı üretmeye çalışırken kimileride manevi ve ilahi bir yardım peşinde.
Şu bir gerçek ki derdi verende Allah'tır, onun çaresini verecek olanda Allah'tır.
Bu yüzden bu dualar,ezanlar, yakarışlar inşallah yaradanımız tarafından bir karşılık bulacaktır.
Siz bakmayın üç beş dönmenin ezan okunurken,dua yapılırken onu alaya alıp küçümsediğini,
Hâla bu ortamda tv lerde ders veren başörtülü bayan öğretmeni öcü olarak göstermeye çalışan 28 Şubat kalıntılarını dikkate almayın.
Hem ülkemiz Türkiye, hem dünya ülkelerinde herkes kendini çek ediyor,hakka ve doğruya geliyor.
Bu virüs dolayısıyla bundan sonra gezegende hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bu hadiselerin ne getirip ne götüreceğini biz bilemeyiz Ancak Allah bilir.
Biz iyi olması için duacıyız.
Sizde çok dua edin.
Aç kalmaktan korkmadan, tarlalarımızı ekip dikerek, evimizde kalmaya devam ederek devlet yetkililerimizi dinleyerek beklemeye devam edelim.
Allah hakkımızda hayırlı olanı versin.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Hayır zannettiğiniz şeylerde şer olabilir.Bunu siz bilmezsiniz,ancak Allah bilir".
Dünyayı şaşkına çeviren Korona virüsü can almaya devam ediyor.Bulaşıcı bir hastalık ve ölümcül bir hastalık olduğu için herkesi tedirgin ediyor.
Özellikle dünyanın en gelişmiş ülkelerinde çaresiz bir durum var.
Hatta İngiltere gibi bazı ülkelerde devlet başkanına bile bulaşmış durumda.
Dünyadaki bütün devletler bu virüsle hem maddi hemde manevi olarak mücadele ediyor.
Yıllarca Irak'ta,Afkanistan'da,Suriye'de müslüman kanı döken İsrail'in arkasında durup Filistinlileri katletmesine yardımcı olan, Mescid-i Aksa'nın İsrailli askerlerin postalıyla çiğnenmesine çanak tutan Amerika'da Beyaz Saray'da Trump'unda katıldığı bir merasimde Kur'an okunuyor.
Almanya'da Duisburg kentinte ilk defa ezan açıktan dışarıya okunuyor.
Hollanda yine açıktan ezan okunmasına müsade ediyor.
İspanya, Endülüs devleti yıkıldığından 500 yıl sonra Granada kentinde açıktan ezan okunuyor.
Bölgede bulunan müslümanlar sivil toplum örgütlerinin organizesiyle evlerinin balkonlarından ezan okuyup dua ediyorlar.
Kısaca insanlar bir imdat, bir çare arıyor.
Kimi aşı, ilaç,solunum cihazı üretmeye çalışırken kimileride manevi ve ilahi bir yardım peşinde.
Şu bir gerçek ki derdi verende Allah'tır, onun çaresini verecek olanda Allah'tır.
Bu yüzden bu dualar,ezanlar, yakarışlar inşallah yaradanımız tarafından bir karşılık bulacaktır.
Siz bakmayın üç beş dönmenin ezan okunurken,dua yapılırken onu alaya alıp küçümsediğini,
Hâla bu ortamda tv lerde ders veren başörtülü bayan öğretmeni öcü olarak göstermeye çalışan 28 Şubat kalıntılarını dikkate almayın.
Hem ülkemiz Türkiye, hem dünya ülkelerinde herkes kendini çek ediyor,hakka ve doğruya geliyor.
Bu virüs dolayısıyla bundan sonra gezegende hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bu hadiselerin ne getirip ne götüreceğini biz bilemeyiz Ancak Allah bilir.
Biz iyi olması için duacıyız.
Sizde çok dua edin.
Aç kalmaktan korkmadan, tarlalarımızı ekip dikerek, evimizde kalmaya devam ederek devlet yetkililerimizi dinleyerek beklemeye devam edelim.
Allah hakkımızda hayırlı olanı versin.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
25 Mart 2020 Çarşamba
VİRÜSLER VE SÜLÜKLER
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdede bu virüsle ilgili en radikal önlemler alınıyor.
Halkımızın birçoğu evlerinde sokağa çıkmıyor.
Bu virüsle bir şekilde mücadele devam ediyor ve inşallah sonuçta alınacak.
Ancak birde böyle kriz durumlarında ortaya çıkan kan emici sülükler var ki onlarla malesef devlet mücadelede yetersiz kalıyor.
Sonuç almasıda mümkün görünmüyor.
Aylık alışverişimi yapnak için dün bir markete gittim.
Bir ay öncede gittiğim markette fiyatlar bazı ürünlerde yüzde otuz, bazılarında yüzde elli artmış.
Bu, sebze ve meyve fiyatlarında bazen yüzde yüze yakın artmış.
Yani ne olduda bir anda böyle fiyatları yükselttiniz beyler.
Fiyat artışına sebep olan en önemli unsur nakliye yani yakıt giderleridir.
Benzin ve mazotta bir ay içinde yüzde yirmi, yirmibeş indirime gidildi.
Şimdi bana dolar yükseldi diyecekler.
Ya kardeşim elmayı, domatesi, patatesi,soğanı,pirinci,mercimeği dolarlamı alıyorsun.
Buna fırsatcılık denir,Fiyatları indireceğine yükseltiyorsun.
Nasıl olsa millet korkmuş alışveriş yapıyor diye basıyorsun zamı.
Tabi burda biz tüketicilerde de hata var.
Ne yükleniyoruz ki marketlere?
Adamların iştahı kabarıyor zam yapmak için.
Gerçi ben alacaklarımın zaruri olanları alıp diğerlerini bıraktım.
Bu alışveriş yaptığım marketide kafamda bir yere yazdım.
Bir diğer konu bu kadar alışveriş yapmışsın kasaya geliyorsun bir dezenfektan yok ki eline süresin.
Sadece marketlerde mi?
Bir petrol istasyonundan depoyu dolduruyorum hesap ödedikten sonra dezenfektan ya da kolanya yok mu? Diye soruyorum.
Abi malesef yok çok pahalı almadık diyor.
Türkiyenin en saygın istasyonlarından birinin müşteriye verdiği cevap bu.
Yani diyeceğim o ki devlet otoritesinin zayıfladığı böyle durumlarda virüslerden korunurken, kan emici sülüklerede dikkat edin.
Tabi bunu yazarken herkesi aynı kefeyede koymuyoruz.
Bu da böyle biline.
Şu bilinmeli ki ülkemizde yiyecek, içecek ve giyecek konusunda hiçbir zaman sıkıntı olmaz.
Lütfen panik yapmayın,stok yapmayın.Marketcilerin iştahını kabartmayın.
Birde güya virüsten korkmayan virüsler var.
Adam sosyal alanla birbirinden ayrılıp muhabbet ettiğimiz üç kişiyi tek tek dolaşıp elini sıkıyor ben buna müsade etmeyincede korkma abi, birşey olmaz diyor.
Bu cahil virüsler yüzünden bu korona virüsünden,
Bu kan emici sülükler yüzündende soyulmaktan ne zaman kurtulacağız bilemiyorum.
Lütfen biraz daha dikkat
Lütfen biraz daha insaf.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Evde kal "SAKARYA AHBAR"oku
20 Mart 2020 Cuma
PAMUKOVA'NIN GÜVEN'ECEĞİ VE ÖVÜN'ECEĞİ BİR BAŞKANI VAR.
Birkaç aydır ilçelerimizi dolaşıp belediye başkanlarımızın görüş ve düşüncelerini kamuoyuna yansıtmaya çalışıyoruz.
Kuzeydeki Karasu,Kocaali,Kaynarca ilçelerimizden sonra güney ilçelerimizden Taraklı ve Pamukova'ya gittik.
Bugün Pamukova'yı,(Osmanlı'daki ismi Akhisar'ı) yazacağım.
Başkanında anlattığı gibi Pamukova hem Osmanlı döneminde, hemde şimdilerde iç anadolu ve Ege'nin İstanbula açılan kapısı, ve o güzergahta Sakarya'nın vitrini.
Bu yüzden Sakarya'mızın en hızlı gelişen ilçelerden birisi.
Yine başkanın deyimiyle tarihi,toprağı ve insanı çok değerli bir ilçemiz.
Saadet Partisinden seçilip, Ak Partiye katılan Belediye Başkan'ı Güven Övün'ü daha önce tanımadığım için merak ediyordum.
Randevu saatimiz gelip belediyeye çıktığımızda karşımda mütevazi,çok beyefendi ve kendini çok iyi yetiştirmiş biriyle karşılaştım.
İçimden Pamukova'da bir devrim gerçekleştiren bu başkanı seçmekle Pamukovalıların ne kadar doğru bir iş yapmış olduğunu düşündüm.
Başkana,iktidara muhalif olarak başkanlıkta geçirdiği yaklaşık bir yılı sorduğumda aldığım izlenim bu günleri boynu bükük olarak,zor bir süreç olarak geçirdiği kanaatine vardım.
Ak Parti'ye katılarak Pamukova'lıya ve Pamukova'ya daha iyi hizmet edeceğini düşünen başkan bu manada ençok hemşehrisi Büyükşehir belediye başkanı Ekrem Yüce'ye güveniyor.
Başkan Güven Övün'e ilk beton yol çalışmasını siz yaptınız?Anlatırmısınız? Diye sorduğumda.
Evet Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Yüce ile birlikte iki kilometrelik bir beton yol yapımı gerçekleştirdik.
Beton yol, hem tamirat hem dayanıklılık hemde maliyet açısından daha verimli, bu yüzden ilk denemeyi Pamukova'da gerçekleştirmiş olduk.
Başkana proje ve hedeflerinin neler olduğunu sorduğumda o kadar çok şey anlattıki birçoğunu inanın aklımda tutamadım.
Başkan Övün ilçede kapalı pazar yeri ve bir otobüs terminaline acil ihtiyaç olduğunu ve bunu öncelikle yapmak istediklerini,
İlçenin içinden geçen E 25 karayolunun her iki tarafına yöresel ürünleri pazarlayacağımız bir satış alanı yapacaklarını,Sakarya nehrinin kenarına büyük bir park düşündüklerini,ilçeyi yayla turizmine açacaklarını,
Ilçede dört mevsim tarım ürünleri yetiştiğini buna ilave olarak süs bitgiciliği ve çiçekciliğinde ilçede geliştirileceğini ilçemizi ziyaret eden yerli turistler için mesire alanları ve hobi bahçeleri oluşturacaklarını söyledi.
Az daha unutuyordum .
En önemli hedeflerinden birinin ilçelerinden geçen hızlı trenin projede var olan pamukova istasyonunu faliyete geçirmek ve bölgeye kazandırmak olduğunu söyledi.
Niçin projede var olan bir istasyon uygulamaya konmaz bunu ben anlayamadım.
Bu bölgede yaşayan insanlarında anlayacağını sanmıyorum.
Şu bir gerçek ki Pamukova'da bu hızlı tren istasyonu faliyete geçirilirse,Pamukova'yı kimse tutamaz.
Ben Pamukova'nın Güven duyulacak ve azimli bir başkanı olduğunu gördüm.
Çok iyi bir ekibide olan başkanın görev süresi bittiğinde özellikle Pamukova'lıların Övün'düğü bir başkan olacağını düşünüyorum.
Başkanın ve teşkilatının bize gösterdiği ilgi ve alâka için kendisine teşekkür ediyorum.
Hayırlı çalışmalar diliyorum.
Allah'a emanet olunuz.
Saygilarımla.
17 Mart 2020 Salı
CUMHUR İTTİFAKININ TARAKLIDAKİ MHP'Lİ BAŞKANI BİZİ ÇOK ETKİLEDİ
Dün sakin şehir Taraklı'daydık.
Korona virüsü nedeniyle sakin olan ilçemiz dahada sakinleşmişti.
Ferizli Esnaf ve Sanatkarlar odası başkanı Bahattin Paşalı ve ASFK yönetim kurulu üyesi Ak Partinin aday adayı Hidayet Kahya ile birlikte Taraklı'nın tarihi güzelliklerini gezdik.
Bu arada tanıdıklarımızada ziyaretler gerçekleştirdik.
Taraklıya gelipte Cumhur ittifakının MHP'li belediye başkanını ziyaret etmeden olmazdı.
Sayın başkanla öğle namazından sonra makamında buluştuk.
Daha önceden hiç tanışmıyorduk; bu yüzden, diyaloğumuzun biraz daha resmi olacağını düşünmüştüm.
Ne yalan söyleyeyim başkan bizi sanki kırk yıldır tanıyormuş gibi davranınca ortaya içten ve samimi bir sohbet havası çıktı.
Başkana " Belediye başkanlığı düşünüyormuydunuz, yoksa aniden mi gelişti diye ilk sorumu sorunca.
Yok düşünmüyordum.Biraz ani gelişti.
Ancak ben üç dönemdir MHP Taraklı ilçe başkanlığı yapıyordum.Taraklı'nın tüm meselerine hakim biriydim.
Mali müşavirdim.
Bu geçen bir yıl içinde neler yaptınız diye sorduğumda,
Derleme toparlanma ve tasarruf önlemleri aldık diyebiliriz.
Belediyemizin maaşını verdiği ama geçici görevlerle başka yerlerde çalışan elemanlarımızı geri aldık.
Araçlarımızın bakım ve onarımını artık kendi garajımızda yapıyoruz.
Sadece Araç bakımı ve yakıt giderlerinden bir milyon tl tasarruf sağladık.Dedi.
Bundan sonraki hedeflerini sorduğumda
Benim hedefim Taraklı'nın tarihi,kültürel ve çevresel dokusunu korumak ve bunu geliştirmektir.
Bu dokuyu bozacak herhangi bir sanayi,ticari ve konut yapılaşmasına asla müsade etmeyeceğim.
Biz Taraklı'lara dışardan sanki fakir, ihtiyaç sahibi gibi bakılıyor.Bu asla doğru değil, bizim insanımız çalışkandır,üretkendir, yaptığı işi en iyi şekilde yaparak o alanda marka olmuş insanlardır.
Bu yüzden Taraklı'nın bu dinamik yapısını ve huzurunu bozacak maceralara girmenin gereği yok.
Gerçektende Taraklı'yı dolaştığımızda başkanın bu söylediklerini doğrular nitelikte kadınların bile evlerde yaptıkları hoşaf kurusundan erişteye,dut pekmezinden tarhanaya kadar belkide otuz çeşit el yapımı ürün sattıklarına şahit olduk.
Erkeklerin esnaflık ve ağaçtan yapılan mamüller üretip sattıklarını gördük.
Gerçekten Taraklı insanı kadınıyla erkeğiyle hem üretiyor hemde bunları pazarlayıp satıyor.
Tabi bu durum ailelere bir iç huzurda veriyor.
Demek ki buraya bu yüzden sakin şehir deniliyor.
Başkana son olarak korana virüsüyle ilgili neler yaptığını sorduğumuzda
Biz ilaçlama gibi çalışmalar yapıyoruz.Ancak yaptığımız dezenfektan çalışmalar bir kaç saat sonra etkisini kaybediyor.
Burada vatandaş daha çok kendi tedbirini kendisi alacak yetkililerin ve uzmanların uyarılarına dikkat edecek tabi biz belediyelerde elimizden geleni yapmaya çalışacağız diyor.
Taraklı'da dolaşırken görevlilerin kaymakamlık binasını ve kaldırımları ilaçladığına şahit oluyoruz.
Kısaca Taraklı herşeyi ile güzel bir ilçe. insana huzur veriyor.
İnsanı; candan, samimi. Onlarla konuşurken sanki kardeşinle, annenle konuşuyorsun gibi hissediyor insan kendini.
Buram buram tarih kokan,huzur şehri Taraklı'ya ve onun belediye başkanı İbrahim Pilavcı'ya ve diğer dostlarımıza bizlere gösterdikleri misafir
16 Mart 2020 Pazartesi
K O R O N A V İ R Ü S
Korona virüs,(Cavid 19).
Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan bu virüs tüm dünyayı etkisi altına aldı.
Ençok ölümler Çin,İran,İtalya ve Avrupa ülkelerinde.
Türkiye'de ise ülkeye girişi Sağlık Bakanlığının önlemleriyle epeyce geciktirildi.
Ancak dünya ile grobal bir ilişki içinde olan Türkiye'ye malesef dışarıdan gelenler bu virüsü taşıdılar.
Bir, beş,altı ve şu an itibarıyla onsekiz oldu.
Ancak bu belli ki çoğalmaya devam edecek.
Yalnız şunu belirtmek isterimki bizim milletimiz bazı konularda haddinden fazla cesaretli bu cesaret bazı konularda işe yarasada bazı konularda işe yaramıyor,zararlı oluyor.
Bu gibi durumlarda devlet yetkililerini bilim kurullarını dinlemek lazım.
Birkaç gün önce bir mahallemizde cenaze merasimine katıldım.
Yanımda o mahalleden emekli bir daire müdürüde var.
Müdürümüz önlem olsun diye kimseyle tokalaşmıyor bende ona sığınıp tokalaşma yapmıyorum.
Ancak bu şekilde tokalaşmadığım biri bana, "Ertan bey,korkmayın bizim mikrobumuz bulaşmaz"demez mi?
Adam elini sıkmadık diye komplekse girdi.
Bende hayır kardeşim bu köylük yerde sende nerden virüs olacak, ben dün bir seyahatten döndüm.Bir otobüs dolusu insanla seyahat ettim. Benden sana bulaşır diye elini sıkmadım dedim.
Yine böyle el sıkmadığımı gören bir arkadaş arkadan kulağıma "sana yakışmıyor ertan bey" diye beni uyarıyor.
Onada" Ben bu köyde öğretmenlik yaptım örnek olmam lazım, zor olsada bunu yapmak zorundayız" dedim.
Yine camide namaz kılarken secde edeceğim yere havlu peçete serdim.
Bunu camide yapan tek kişi oluncada bana söylemeselerde kendi aralarında bir yığın fısıltıya şahit oluyoruz.
Gerçek şu ki durumun o kadarda basite alınacak bir yanı yok.
Koronavirüsün size bulaşmasından daha kötüsü mesela bir camide, bir kahvehanede, bir düğün salonunda beraber bulunduğunuz bir kişide çıkması,sizinde karantinaya alınmanıza hatta tüm iletişim kurduğunuz kişilerin karantinaya alınmasına sebep oluyor.
Bu hem kişi için hemde devleti yöneten kurumlarımız için çok zorlaşan bir duruma yol açar.
Bu yüzden benim tutumum ve görüşüm.
Bu virüs tehlikesi sona erinceye kadar zorunlu olmadıkca toplu bulunulan yerlerden uzak durup,inzivaya çekilmek gerekir.
Üretim yapan fabrikalar,sağlık kuruluşları,marketler açık bulundurulmalı vatandaş her türlü ihtiyacını rahatca karşılayabileceği bir ortamı her zaman açık tutmalıyız.
Belediyelerimiz ilaçlanması gereken,dezenfektan gerektiren toplu bulunabilecek cami, otobüs,umumi tuvaletler ve halkın elle dokunduğu ve sık kullandığı Atm, yürüyen merdiven,korkuluklar ve benzeri yerleri devamlı şekilde hijyenik tutması gerekmektedir.
Her zaman ellerimizi sabunla yıkayarak, zorunlu bulunmak durumunda kaldığımız toplu yerlere maske takarak, kimseyle tokalaşmadan ve uzak mesafeden konuşarak bireysel tedbirlerimizi almamız bir vatandaşlık görevi olduğu kadar, dinende uyulması gereken bir kuraldır.
Siz sakın birşey olmaz diyerek ucuz kahramanlık yapanlara bakmayın.
Ölümden korkmayın.
Bu gibi durumların bir imtihan olduğunu asla unutmayın.
Tedbir bizden, taktir Alla'tandır.
Allah'a emanet olunuz.
Sağlıcakla kalınız.
Saygılarımla.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)