Birkaç aydır ilçelerimizi dolaşıp belediye başkanlarımızın görüş ve düşüncelerini kamuoyuna yansıtmaya çalışıyoruz. Kuzeydeki Karasu,Kocaali,Kaynarca ilçelerimizden sonra güney ilçelerimizden Taraklı ve Pamukova'ya gittik. Bugün Pamukova'yı,(Osmanlı'daki ismi Akhisar'ı) yazacağım. Başkanında anlattığı gibi Pamukova hem Osmanlı döneminde, hemde şimdilerde iç anadolu ve Ege'nin İstanbula açılan kapısı, ve o güzergahta Sakarya'nın vitrini. Bu yüzden Sakarya'mızın en hızlı gelişen ilçelerden birisi. Yine başkanın deyimiyle tarihi,toprağı ve insanı çok değerli bir ilçemiz. Saadet Partisinden seçilip, Ak Partiye katılan Belediye Başkan'ı Güven Övün'ü daha önce tanımadığım için merak ediyordum. Randevu saatimiz gelip belediyeye çıktığımızda karşımda mütevazi,çok beyefendi ve kendini çok iyi yetiştirmiş biriyle karşılaştım. İçimden Pamukova'da bir devrim gerçekleştiren bu başkanı seçmekle Pamukovalıların ne kadar doğru bir iş yapmış olduğunu düşündüm. Başkana,iktidara muhalif olarak başkanlıkta geçirdiği yaklaşık bir yılı sorduğumda aldığım izlenim bu günleri boynu bükük olarak,zor bir süreç olarak geçirdiği kanaatine vardım. Ak Parti'ye katılarak Pamukova'lıya ve Pamukova'ya daha iyi hizmet edeceğini düşünen başkan bu manada ençok hemşehrisi Büyükşehir belediye başkanı Ekrem Yüce'ye güveniyor. Başkan Güven Övün'e ilk beton yol çalışmasını siz yaptınız?Anlatırmısınız? Diye sorduğumda. Evet Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Yüce ile birlikte iki kilometrelik bir beton yol yapımı gerçekleştirdik. Beton yol, hem tamirat hem dayanıklılık hemde maliyet açısından daha verimli, bu yüzden ilk denemeyi Pamukova'da gerçekleştirmiş olduk. Başkana proje ve hedeflerinin neler olduğunu sorduğumda o kadar çok şey anlattıki birçoğunu inanın aklımda tutamadım. Başkan Övün ilçede kapalı pazar yeri ve bir otobüs terminaline acil ihtiyaç olduğunu ve bunu öncelikle yapmak istediklerini, İlçenin içinden geçen E 25 karayolunun her iki tarafına yöresel ürünleri pazarlayacağımız bir satış alanı yapacaklarını,Sakarya nehrinin kenarına büyük bir park düşündüklerini,ilçeyi yayla turizmine açacaklarını, Ilçede dört mevsim tarım ürünleri yetiştiğini buna ilave olarak süs bitgiciliği ve çiçekciliğinde ilçede geliştirileceğini ilçemizi ziyaret eden yerli turistler için mesire alanları ve hobi bahçeleri oluşturacaklarını söyledi. Az daha unutuyordum . En önemli hedeflerinden birinin ilçelerinden geçen hızlı trenin projede var olan pamukova istasyonunu faliyete geçirmek ve bölgeye kazandırmak olduğunu söyledi. Niçin projede var olan bir istasyon uygulamaya konmaz bunu ben anlayamadım. Bu bölgede yaşayan insanlarında anlayacağını sanmıyorum. Şu bir gerçek ki Pamukova'da bu hızlı tren istasyonu faliyete geçirilirse,Pamukova'yı kimse tutamaz. Ben Pamukova'nın Güven duyulacak ve azimli bir başkanı olduğunu gördüm. Çok iyi bir ekibide olan başkanın görev süresi bittiğinde özellikle Pamukova'lıların Övün'düğü bir başkan olacağını düşünüyorum. Başkanın ve teşkilatının bize gösterdiği ilgi ve alâka için kendisine teşekkür ediyorum. Hayırlı çalışmalar diliyorum. Allah'a emanet olunuz. Saygilarımla.
Dün sakin şehir Taraklı'daydık. Korona virüsü nedeniyle sakin olan ilçemiz dahada sakinleşmişti. Ferizli Esnaf ve Sanatkarlar odası başkanı Bahattin Paşalı ve ASFK yönetim kurulu üyesi Ak Partinin aday adayı Hidayet Kahya ile birlikte Taraklı'nın tarihi güzelliklerini gezdik. Bu arada tanıdıklarımızada ziyaretler gerçekleştirdik. Taraklıya gelipte Cumhur ittifakının MHP'li belediye başkanını ziyaret etmeden olmazdı. Sayın başkanla öğle namazından sonra makamında buluştuk. Daha önceden hiç tanışmıyorduk; bu yüzden, diyaloğumuzun biraz daha resmi olacağını düşünmüştüm. Ne yalan söyleyeyim başkan bizi sanki kırk yıldır tanıyormuş gibi davranınca ortaya içten ve samimi bir sohbet havası çıktı. Başkana " Belediye başkanlığı düşünüyormuydunuz, yoksa aniden mi gelişti diye ilk sorumu sorunca. Yok düşünmüyordum.Biraz ani gelişti. Ancak ben üç dönemdir MHP Taraklı ilçe başkanlığı yapıyordum.Taraklı'nın tüm meselerine hakim biriydim. Mali müşavirdim. Bu geçen bir yıl içinde neler yaptınız diye sorduğumda, Derleme toparlanma ve tasarruf önlemleri aldık diyebiliriz. Belediyemizin maaşını verdiği ama geçici görevlerle başka yerlerde çalışan elemanlarımızı geri aldık. Araçlarımızın bakım ve onarımını artık kendi garajımızda yapıyoruz. Sadece Araç bakımı ve yakıt giderlerinden bir milyon tl tasarruf sağladık.Dedi. Bundan sonraki hedeflerini sorduğumda Benim hedefim Taraklı'nın tarihi,kültürel ve çevresel dokusunu korumak ve bunu geliştirmektir. Bu dokuyu bozacak herhangi bir sanayi,ticari ve konut yapılaşmasına asla müsade etmeyeceğim. Biz Taraklı'lara dışardan sanki fakir, ihtiyaç sahibi gibi bakılıyor.Bu asla doğru değil, bizim insanımız çalışkandır,üretkendir, yaptığı işi en iyi şekilde yaparak o alanda marka olmuş insanlardır. Bu yüzden Taraklı'nın bu dinamik yapısını ve huzurunu bozacak maceralara girmenin gereği yok. Gerçektende Taraklı'yı dolaştığımızda başkanın bu söylediklerini doğrular nitelikte kadınların bile evlerde yaptıkları hoşaf kurusundan erişteye,dut pekmezinden tarhanaya kadar belkide otuz çeşit el yapımı ürün sattıklarına şahit olduk. Erkeklerin esnaflık ve ağaçtan yapılan mamüller üretip sattıklarını gördük. Gerçekten Taraklı insanı kadınıyla erkeğiyle hem üretiyor hemde bunları pazarlayıp satıyor. Tabi bu durum ailelere bir iç huzurda veriyor. Demek ki buraya bu yüzden sakin şehir deniliyor. Başkana son olarak korana virüsüyle ilgili neler yaptığını sorduğumuzda Biz ilaçlama gibi çalışmalar yapıyoruz.Ancak yaptığımız dezenfektan çalışmalar bir kaç saat sonra etkisini kaybediyor. Burada vatandaş daha çok kendi tedbirini kendisi alacak yetkililerin ve uzmanların uyarılarına dikkat edecek tabi biz belediyelerde elimizden geleni yapmaya çalışacağız diyor. Taraklı'da dolaşırken görevlilerin kaymakamlık binasını ve kaldırımları ilaçladığına şahit oluyoruz. Kısaca Taraklı herşeyi ile güzel bir ilçe. insana huzur veriyor. İnsanı; candan, samimi. Onlarla konuşurken sanki kardeşinle, annenle konuşuyorsun gibi hissediyor insan kendini. Buram buram tarih kokan,huzur şehri Taraklı'ya ve onun belediye başkanı İbrahim Pilavcı'ya ve diğer dostlarımıza bizlere gösterdikleri misafir
Korona virüs,(Cavid 19). Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan bu virüs tüm dünyayı etkisi altına aldı. Ençok ölümler Çin,İran,İtalya ve Avrupa ülkelerinde. Türkiye'de ise ülkeye girişi Sağlık Bakanlığının önlemleriyle epeyce geciktirildi. Ancak dünya ile grobal bir ilişki içinde olan Türkiye'ye malesef dışarıdan gelenler bu virüsü taşıdılar. Bir, beş,altı ve şu an itibarıyla onsekiz oldu. Ancak bu belli ki çoğalmaya devam edecek. Yalnız şunu belirtmek isterimki bizim milletimiz bazı konularda haddinden fazla cesaretli bu cesaret bazı konularda işe yarasada bazı konularda işe yaramıyor,zararlı oluyor. Bu gibi durumlarda devlet yetkililerini bilim kurullarını dinlemek lazım. Birkaç gün önce bir mahallemizde cenaze merasimine katıldım. Yanımda o mahalleden emekli bir daire müdürüde var. Müdürümüz önlem olsun diye kimseyle tokalaşmıyor bende ona sığınıp tokalaşma yapmıyorum. Ancak bu şekilde tokalaşmadığım biri bana, "Ertan bey,korkmayın bizim mikrobumuz bulaşmaz"demez mi? Adam elini sıkmadık diye komplekse girdi. Bende hayır kardeşim bu köylük yerde sende nerden virüs olacak, ben dün bir seyahatten döndüm.Bir otobüs dolusu insanla seyahat ettim. Benden sana bulaşır diye elini sıkmadım dedim. Yine böyle el sıkmadığımı gören bir arkadaş arkadan kulağıma "sana yakışmıyor ertan bey" diye beni uyarıyor. Onada" Ben bu köyde öğretmenlik yaptım örnek olmam lazım, zor olsada bunu yapmak zorundayız" dedim. Yine camide namaz kılarken secde edeceğim yere havlu peçete serdim. Bunu camide yapan tek kişi oluncada bana söylemeselerde kendi aralarında bir yığın fısıltıya şahit oluyoruz. Gerçek şu ki durumun o kadarda basite alınacak bir yanı yok. Koronavirüsün size bulaşmasından daha kötüsü mesela bir camide, bir kahvehanede, bir düğün salonunda beraber bulunduğunuz bir kişide çıkması,sizinde karantinaya alınmanıza hatta tüm iletişim kurduğunuz kişilerin karantinaya alınmasına sebep oluyor. Bu hem kişi için hemde devleti yöneten kurumlarımız için çok zorlaşan bir duruma yol açar. Bu yüzden benim tutumum ve görüşüm. Bu virüs tehlikesi sona erinceye kadar zorunlu olmadıkca toplu bulunulan yerlerden uzak durup,inzivaya çekilmek gerekir. Üretim yapan fabrikalar,sağlık kuruluşları,marketler açık bulundurulmalı vatandaş her türlü ihtiyacını rahatca karşılayabileceği bir ortamı her zaman açık tutmalıyız. Belediyelerimiz ilaçlanması gereken,dezenfektan gerektiren toplu bulunabilecek cami, otobüs,umumi tuvaletler ve halkın elle dokunduğu ve sık kullandığı Atm, yürüyen merdiven,korkuluklar ve benzeri yerleri devamlı şekilde hijyenik tutması gerekmektedir. Her zaman ellerimizi sabunla yıkayarak, zorunlu bulunmak durumunda kaldığımız toplu yerlere maske takarak, kimseyle tokalaşmadan ve uzak mesafeden konuşarak bireysel tedbirlerimizi almamız bir vatandaşlık görevi olduğu kadar, dinende uyulması gereken bir kuraldır. Siz sakın birşey olmaz diyerek ucuz kahramanlık yapanlara bakmayın. Ölümden korkmayın. Bu gibi durumların bir imtihan olduğunu asla unutmayın. Tedbir bizden, taktir Alla'tandır. Allah'a emanet olunuz. Sağlıcakla kalınız. Saygılarımla.
Bizi takip eden okurlarımız son günlerde Sakarya'daki belediye başkanlarımızı ziyaret ederek onların ilçelerine nasıl bir başlangıç yaptığını,hedeflerini ve mevcut pozisyonlarını değerlendirdiğimizi biliyorlar. Bu amaçla ilk ziyaretimizi Karasu'ya, ardındanda Kocaali'ye yapmıştık. Şimdide sırada Kaynarca var. Kaynarca ilçemiz yıllarca Sakarya ilimizin kenar mahalle pozisyonunda kalmış,çok kimsenin bilmediği, kendi yağıyla kavrulan, hizmet fakiri bir ilçemizdi. Ancak son yirmi yılda Ak Parti iktidarlarında çehresi değişmeye başladı. Özellikle ilçeye yapılan duble yollar hem Adapazarına, hemde Karasu'ya ulaşımı kolaylaştırdı. Yollar yapılınca ilçeye sanayicilerde ilgi göstemeye başladı ve iki tane OSB yapılma kararı alındı. Belediye başkanı Murat Kefli'yi ziyaret etmeden önce ilçede dolaşarak bir kanaat oluşturmaya çalıştık. Bu izlenimi anafikir olarak bir cümlede söyleyecek olursak halk hizmet noktasında beklemede, kurumlar ise gidişattan memnun. Başkan bizi makamında çok sıcak karşılıyor; bir gazetecilikten öteye çok eskilere dayanan kadim bir dosluğumuz ve arkadaşlığımız var. Kısa bir hoşbeşten sonra başkana, ilk soruyu başkanım bir yıla yakın bir zaman oldu pek sesiniz ve soluğunuz çıkmıyor ne yapıyorsunuz? Dedim. Gerçi bu soru benim gibi görünsede Kaynarca halkının ve gelirken aracımıza aldığımız bir Kaynarca'lı amcamızın sorusuydu. Başkan bu soru karşısında hiç gocunmadan ve bize hakta vererek başladı anlatmaya. Biz belediyeyi 36 milyon (trilyon) borçla devraldık, geldiğimizde maaş ödeyecek durum yoktu. Belediyeye gelen tüm para daha önce çekilen kredilere kesiliyordu. Personel maaşının üçte biri kadar bir para belediyemize geliyordu. İlk iş olarak ilçemizin kaynaklarını bu güne kadar bedelsiz kullananları kayıt altına alıp,belediyemize irad kaydettik. Bu gelirlerle şu ana kadar altı trilyon borç ödedik. Şu anda 172 adet dükkandan oluşan mobilya küçük sanayi sitesi çalışmasını başlattık, ayrıca Makina OSB ve Mobilya OSB çalışmalari ilçemizde devam ediyor.Dedi. Başkana ilçede aşırı yağışlarda taşan Seyran Deresi ile ilgili ne yaptığını sorduğumda, Derenin genişletileceğini ve bu işi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının katkılarıyla belediye olarak kendilerinin yapacağını söyledi. Eğitim,spor, kültür ve dini hizmetleri için belediye olarak bir trilyona yakın destek verdiklerini söyledi. Bu durumu kamu kuruluşlarına yaptığımız ziyaretlerde" Bu başkan geldikten sonra,çok şey değişti.Bir dediğimiz iki olmadı" diyerek başkandan memnuniyetlerini ifade ettiklerini gözlemledik. Kaynarcada özellikle son yirmi yılda çok şey değişmiş ve değişmeye devam ediyor. İlçede Fakülte,modern bir belediye,on dönümden büyük bir kapalı pazar yeri, üç dönüm kapalı otopark,konut projeleri,belediye düğün salonu, konferans salonu, spor salonu,ilçe halk kütüphanesi gibi tüm sosyal donatı alanları yapılmış. Kaynarcanın her sokaği dükkanlarla dolmuş,cadde ve sokaklarda insanlar kıpır kıpır. Sanki küçük bir şehir merkezi gibi. Şunu söyleyebilirimki, bu ilçede her gelen belediye başkanı birşeyler yapmış,üzerine koymuş. Mevcut belediye başkanı Murat Kefli'yide bu manada çok azimli ve istekli gördüm. " Ben bu işin nasıl yapılacağını ıspatlamak için belediye başkanı oldum" diyerek çok iddialı bir söz etti ve değişik bir tarz izleyeceğini ima etti. Bizi beş yılın sonunda görev süresi bitmeye yakın tekrar Kaynarca'ya davet ederek görüşmek istediğini söyledi. Uzun yıllar teşkilat başkanlığıda yapan Kaynarca Belediye Başkanı Murat Kefli'ye bize gösterdiği misafirperverlik için teşekkür ediyor;çalışmalarında başarılar diliyorum. Allah'a emanet olunuz. Saygılarımla.
Kış mevsimi bitiyor. Havalar ısınmaya başlarken eş zamanlı olarak siyasette ısınacak. Chp'de il kongresininde yapılmasıyla süreç tamamlandı. Ak Parti'de ise bu hafta sonu Kocaali ilçesiyle ilçe kongreleri başlıyor. Söylentilere göre Sakarya'da üç dönemi dolduran ilçe başkanlarının haricinde pek değişim olmayacağı şeklinde. Ancak bazı ilçelerde değişim noktasında beklentilerde yok değil. Hatta bu tip ilçelerin kongre tarihlerinin sürecin sonuna bırakılarak iyice analiz edileceği şeklinde. Başka ilçelerdeki durumları genelde duyum olarak alıyoruz. Doğruluğu ve yanlışlığı tartışılır. Ancak kendi ilçemiz Ferizli'yi yakından takip edebiliyoruz. Bu yüzden Ferizli'deki gelişmeleri size yazabilirim. Ferizli'de mevcut ilçe başkanı Muhsin Zurnacı altı aylık bir ilçe başkanı. Daha önceki ithal başkan Dursun Ali Dal'ın başkan vekilliğinide yaptı. Altı aylık ilçe başkanlığında çok başarılı mı?değil, çok mu kötü? o da değil,orta şekerli diyebiliriz. Ancak bazı özellikleri taktir edilir. Mesela kavgacı değil, Ekonomisi düzgün olduğu için teşkilatın parasal bir sıkıntısı olmuyor. Mutat teşkilat toplantıları ve alışılmış mevcut düzen devam ediyor. Kendi iş yoğunluğu fazla olması, arandığında bulunamaması, ve kendini önceki yönetimin bir parçası olarak algılaması ve onlarla daha fazla zaman geçirip hatta pozlar vermesi bence eksileri. Çünkü bu konuda çok eleştiri alıyor. Ancak herşeye rağmen,kendini ihanetle suçlayan,her pozizyonda tökezletmeye çalışan,açık açık ilçe başkanı yaptırmayacağım söylemlerine rağmen, işine bakan, kulağını tıkayan, ve kavga etmeyen birisi. Tabi şunuda hatırlatmalıyımki eski yönetimle yakınlaşmasını eleştirenlere şu soruyuda sormak lazım. Acaba bu duruma sizin hal ve hareketleriniz sebep olmuş olmasın. Birde ilçe başkanıysanız partiliyim diyen herkesi kucaklamak durumundasınız. Birde bu açıdan bakmak lazım Son ilçe danışma toplantısında gözlemim;ilçe başkanı Muhsin Zurnacı'nın yaptığı konuşmayla,organizasyonla, delege ve temsilcilerin katılımıyla iyi yolda olduğu ve bir dönem daha ilçe başkanlığına devam etmesi gerektiği şeklindedir. Bir eski üst düzey partilinin "Abi yıllar oldu ilk defa bir toplantıya davet edildim" demesini çok manidar buldum.. Tabi bu benim değerlendirmem tabi ki il teşkilatının ve genel merkezin değerlendirmesi geçerlidir. Diğer aday adayı İsmail Durmaz,gençlik kolları başkanlığından yetişmiş,Sabri Muzaç ise teşkilatcı bir arkadaşımızdır. Şu bir gerçekki siyaset yapıyorsanız herzaman sürprizlere açık olmalısınız. Sürprizide beklemelisiniz. Bundan öncekilerinde olduğu gibi. Allah'a emanet olunuz. Saygılarımla.
Partilerde il ve ilçe kongreleri heyecanı başladı. CHP'nin ilçe kongreleri sessiz ve derinden yürütülürken, geçtiğimiz günlerde yapılan il kongresi için sahada müthiş çalışmalar yapıldı. Bizzat Chp gurup başkan vekili Engin Özkoç'un ilçelerde delegelerle gizli toplantılar yaparak desteklediği adaya oy istediği ve Ecevit Keleş'e karşı aleyhte bir tutum sergilediği konuşuluyordu. Bu söylentilerle başlayan il kongresi salondaki karşılıklı salvolarla devam etti ve çok ses getirdi. Son günlerde şirazesini kaybeden ve siyasi ateşi yükselen Chp Gurup başkan vekili ve Sakarya milletveki Engin Özkoç'un ateşini, çoluk çocuk dediği,il başkanlığına karşı olduğu Ecevit Keleş söndürdü. Ecevit Keleş,133 oy alarak il başkanı seçilirken Engin Özkoç'un desteklediği söylenen aday Reyhan Şahin 103 oy alabildi. Mevcut il başkanı Erdoğan Isır ise 92 oyda kaldı. Kongrenin ortaya koyduğu sonuçta göstermiştirki sertlikle, militanvari bir üslupla yapılan siyasete ve ağız kalabalığına artık Chp lilerde prim vermiyor. Atom karınca lakabıyla anılan Yeni il başkanı Ecevit Keleş, çok çalışmasıyla ve taban siyasetiyle dikkatleri çekiyor. Siyasette diyaloğa açık ve hoşgörülü bir tutumu var. Chp il kongresinide yaparak Sakarya'da kongre sürecini tamamlamış oldu. Seçilen il ve ilçe başkanlarını tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Chp kongrelerini bitirirken merakla beklenen Ak Parti ilçe kongreleri haftaya başlıyor. Ak Parti kongrelerine ilişkin düşüncelerimi gelecek yazımda yazacağım. Allah'a emanet olunuz. Saygılarımla.
Avukat Ali İhsan Yavuz Sakarya milletvekili, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı. Sayın Yavuz'la tanışıklığımız uzun yıllara dayanır. Bu uzun yıllar hep aynı çizgide,aynı partide olmamıza rağmen diyologlarımız hep diplomatik ve mesafeli olmuştur. Bunun sebeplerini burada anlatacak değilim. Şu kadarını söyleyeyim ki taban siyaseti yapmayıp daha çok tavan siyaseti ve Ankara siyaseti yapan Yavuz,tabanda benimsenmeyen devamlı eleştiriye maruz kalan bir siyasetçi. Bunun nedeni ise insanlar kendini çok tanımasada gıyabında onu kafasında bir yerlere konumlandırıyor olması. Özellikle Ak Parti'ye ihanet edip,partiden ayrılan Ayhan Sefer Üstün'le olan siyasi yol arkadaşlığı. İşte bu tercih Üstün'e duyulan tüm kinin Ali İhsan Yavuz üzerinden piyasaya sürülmesine sebep oluyor. Gerçi Ali Ihsan Yavuz'da kendini bu durumdan kurtarmak istiyor ama,bu sadece sözde kaldığı için inandırıcılığı olmuyor. Çünkü gidişatta bir değişiklik olmuyor, geçtiğimiz yıllarda mobing uygulanan kişilere aynı baskı ve dışlama devam ediyor. Konuştuğunuzda Sayın Yavuz'un bu durumu asla kabul etmediğini görüyorsunuz. Bu konuda tabana birtürlü meramını anlatamıyor. İnandırıcı olamıyor. Ama bir gerçek varki,taraftarlarla ötekiler arasındaki karşılaşmalarda skorborda yansıyan ötekiler hanesinde kocaman bir sıfır olması. Ben sayın genel başkan yardımcısından sözlü ve sözde politikalardan vazgeçip, gerçekçi ve herkesi kucaklayıcı politikalara yönelmesini bekliyorum. Bu durum devam ettiği sürece onu istemeyenlerin hep açığını arayıp,olayları çarpıtarak kamuoyunda küçük düşürmeye ve yıpratmaya devam edeceklerdir. En son Bolu'da yaptığı irticalen konuşmada " Karasu ve Kocaali'nin fındığını bir gemiye yükleyip Almanya'ya gönderseniz bir tank alamazsınız. İşte tank böyle bir şey. Her ay altı adet tank üreteceğiz. Milli ve yerli sanayimiz %20 lerden %70 lere geldi."dedi. Bu konuşma Sosyal medyada,çarpıtılarak yok Karasu,Kocaali'yi değersizleştirmiş,insanlara hakaret etmiş, fındığı ve fındık çiftçisini küçümsemiş, yok üzerinden tank geçmişmiş herkes bel lastiği gibi bir tarafa çekmiş Ali İhsan Yavuz'a ve Ak Parti'ye karşı atağa geçmişler. Şunu söylemem gerekiyor ki bir yazar olarak ben konuşmanın aslının videosunu izledim. Biz yıllarca tarım ürünleriyle ihracat yaptığımız sürece kalkınamayacağımızı mutlaka sanayiyi geliştirmemiz gerektiğini söyleyip durduk. Hocamız Necmettin Erbakan'da hep ağır sanayi hamlesi deyip durdu. Çünkü gemiler dolusu tarım ürünü ihraç edersiniz karşılığında size bir kaç parça sanayi ürünü verirler döner gelirsiniz. İşte Ali İhsan Yavuz'da bunu izah etmeye, örneklemeye çalışmış,ama irticalen yaptığı bir konuşmada Kocaali ve Karasunun findığıyla ancak bir tank alırsınız cümlesiyle kastını aşmış, meramını anlatamamıştır. Ancak böyle durumlar herhangi bir metine bağlı kalmadan irticalen yapılan konuşmalarda herkesin başına gelebilir. Buna edebiyatta "Kastı aşma, meramını anlatamama" denir. Bir insana karşı olmak demek,her koşulda doğru yanlış ona karşı olmak demek değildir. Açıkcası ben insanların neden böyle bir psikolojiye geldiğine bir anlam veremiyorum. Tabiki Sayın Yavuz'un bu durumu kendi açısından ve kendini bu insanların yerine koyarak birde o cepheden değerlendirmesi gerekir. Yoksa herkes elindeki gücü birbirinin aleyhinde kullanabildiği bir devirde yaşıyoruz. Kocaman bir kavakta olsanız, küçücük tırtırlar sizi kurutabiliyor. Yeni bir başlangıç yapmak çok mu zor? Aslında buna çokta ihtiyaç var. Allah'a emanet olunuz. Saygılarımla.