8 Ağustos 2019 Perşembe

JENNİFER LOPEZ KONSERİ


    Jennifer Lopez,Amerikalı şarkıcı.
Elli yaşında sahnede şarkı söylemekten ziyade yarı uryan bir şekilde dans edip milyonları cebe indiren biri.
    Kimin ne yaptığı bizi ilgilendirmez.
Bizi ilgilendiren bu şarkıcının birkaç gün önce Antalya-Belek'te bir otelde konser vermesi ve bu konser biletlerinin 
Konseri ayakta izleyenler için 7 bin lira, locada oturarak izleyenlerin ise 300 bin lira olması.
Dikkat edin yedi lira, üçyüz lira demiyorum ha, yedi bin,üçyüzbin lira diyorum.
Bu konseri tam ikibin beşyüz kişi izlemiş.
Vay anasını be...
Birde bilet kalmamışmış.
Bu tip konserlere bizim gibi muhafazakar kişiler gidiyormu bilmiyorum ama,halk tipi konserler için gelen yabancı sanatcılar için tel avlulara yapışıp kendini paralayıp,kıçını yırtan baş örtülü bayanları gördük.
Malesef ülkemiz müthiş bir şekilde batı kültürünün etkisinde.
Buna hacısı, hocası,muhafazakarı,milliyet-cisi hepsi dahil.
Sokaklara baktığımızda bırakın ecdadımızı,otuz yıl önceki annelerimiz babalarımız mezardan kalksa bizleri ve torunlarını tanıyabilirmi bilemiyorum.
Gerçi bugün yaşayan sakallı dedelerimizin, feraceli ninelerimizin, baş örtülü annelerimizin yanında çoğu batı kültüründen etkilenmiş torunları var.
Özellikle internet çağına girdiğimiz 2000 yıllarından sonra bu tamamen kontrolden çıktı.
Kimse çocuklarına söz geçiremiyor.
Adeta çocuklarımızı internet eğitiyor.
Milli eğitim,diyanet,dernekler,sivil toplum örgütleri ve aileler bu gidişe alternatif bir karşılık veremiyor,üretemiyor.
Öyle bir nesil yetişiyor ki milyarlarca lira harcanıp yapılan oto yol geçiş ücretlerine sayfalarca yorumlar yazıp itiraz ediyor ama iki saatlik bir konser için 
Ayakta 7 binlira,oturarak 300 bin lira verenlere çıt çıkarmıyor.
Hatta savunuyor.
Neden savunuyor.
Çünkü o da onlardanda onun için.
Pek sevmediğim iki siyasi liderin benimsediğim iki veciz sözüyle yazımı bitirmek istiyorum.
"Kim ne kadar ses çıkarırsa o kadar hak alır"
"Namuslu insanlarda enaz namussuzlar kadar cesur olmadıkça kurtulamayız"demişlerdir.
Bu ülkede olumlu görduğümüz işlerde destekleyip ,olumsuz gördüğümüz işlerde ise hep birlikte sesimizi yükseltmeliyiz.
Unutmayınız ki
"Sahipsiz vatanın batması haktır,sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır"
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla
Ertan Cimbat
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi.


3 Ağustos 2019 Cumartesi

SİGARA VE İÇKİYE ZAM YAPARAK DEVLET KÂRMI EDİYOR

    1970 yılların başlarıydı.
Kocaali O9rtaokuluna başlamıştım.
Köyden kasabaya indiğimiz için değişik bir arkadaş gurubuylada tanışmıştık.
Arkadaşlarımız bir çoğu sigara içiyorlardı.
Daha oniki onüç yaşlarında olan bu arkadaşlar öyle gidip bakkaldan paket sigara almıyorlardı.
İsteselerde alamaz,bakkal amcadan tokatı yerdi.
Peki nasıl sigara içiyorlardı?
Sigara izmariti toplayarak.
Ağzında sigara olan biri takibe alınır,sigarasını bitirip attığında kapılıp içilirdi.
Yada önceden içilmiş atılmış izmaritler toplanırdı.
Benim sigaraya nasıl başladığımı sorarsanız bir akraba büyüğümüz filtreli bir samsun sigarası yakarak abime verip,
Hadi çek bakalım demişti.
Abim sigarayı çeker çekmez öksürükten nefes alamadı.
Sonra sigarayı alıp bana uzattı ve sen çek bakalım deyince, yavaş yavaş çekip hiç öksürmedim.
Bir daha çek, bir daha derken hiç öksürmeden işi başarmıştım.
Abimden iyi çektiğim için birazda gubarmadı da değilim hani.
Ödül olarak o samsun paketi bana verildi.
Uzatmayayım tam 40 sene devam edecek sigaralı yaşama başlamış oldum.
Taki beş altı sene önce  nefes testi sırasında önümdeki kişinin nefes almaya çalışırken gözleri fal taşı gibi çıkıp bir türlü kayıta geçecek bir nefesi alamaması üzerıne görevli memurun"Abi söylemek istemiyorum ama senin ciğerlerin bitmiş" demesiyle bir daha sigara içmedim.
Her sigara ikram edildiğinde o vatandaşın pörtlemiş gözleri gözümün önüne gelir.
     Ayrıca sigara sağlığa zararlı olduğu gibi ekonomik olarakta ceplerimizi zorluyor.
 Geçenlerde sigaraya ve içkiye yine zam geldi.
Bir gurup arkadaşla bu konuyu kritik yapıyorduk ki.
İçlerinden biri.
Kardeşim devlet sigaraya zam yaparak kaçakcıları zengin ediyor dedi.
Nasıl yani? Dediğimde.
Sigara zamlandıkca millet piyasada kaçak satılan sigaraya hucum ediyor,dedi.
Varmı piyasada kaçak sigara,bulunabiliyor mu? Dediğimde.
İstemediğin kadar,hemde üçte bir fiyatına.
Devam etti.
Devlet içkiyede zam yapıyor.
Millet kendi içkisini yapıyor, kaçak içki tedarik ediyor.
Devlet ne kadar zam yaparsa millet o kadar kaçağa yöneliyor ve kaçakcılar kazanıyor dedi.
Çok ilginç birde tespitte bulundu ki hayret ettim.
Devlet resmi satılan içki ve sigaraya bakarak ülkede içki ve sigarara içenlerin azaldığını zannediyor.
Kayıt dışı sigara ve içki içenleri hesaba koymuyor.
Eğer onlar hesaba konulursa sigara ve içki içenlerin devamlı arttığını görecektir dedi.
Bunları dinledikten sonra acaba sigaraya zam yaparak devletimiz kâr mı ediyor, zarar mı ediyor anlayamadım.
Allah bu kötü alışkanlıklardan herkesi korusun başta çocuklarımızı.
Çünkü tekel büfelerinin önünde gurup gurup çocuklar ve gençler görüyorum.
Yetkili ve sorumlu arkadaşlar sizlerde görüyormusunuz?
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi.


31 Temmuz 2019 Çarşamba

KADROLARA CHP'LİLERİ DEĞİLDE AK PARTİLİLERİMİ ALACAKTIK


      Yıllardır iktidar olma hırsıyla yanıp tutuşan CHP, 31 Mart yerel seçimlerinde hatırı sayılır miktarda belediye başkanlığı kazandı.
Tabi bunda CHP'nin ve adaylarının söylemleride etkili oldu.
Demokrasi,insanca yaşam,herkesle kucaklaşma,eşit paylaşım,adaletli dağıtım,sevgi,kardeşlik gibi söylemler halkımıza cazip geldi.
Çünkü bunlar son yıllarda kaybettiğimiz yitik değerlerimizdi.
CHP bu alanda bir boşluk olduğunu görüp, en azından söylemlerle bu alanı doldurdu.
Tam bir illizyonist gibi halkı inandırıp birçok ilde belediye başkanlığı kazandı.
Hemde nufusu en yoğun İstanbul,Ankara,İzmir,Adana,Mersin,Hatay vb.gibi illerin belediyelerin başkanlıklarını kazandı.
Bizim gibi CHP'nin geçmişini bilmeyenler bu söylemlere inandılar ve destek verdiler.
Eğer Mehmet Moğultay'ın Adalet bakanı olduğu dönemde" Ben örgütümdeki kişileri almayıpta, milliyetcilerimi alacaktım"dediğini bilselerdi.
Yine Adalet bakanlığına tam 5 bin solcu yerleştirdim diyerek kibirlendiğini bilselerdi asla bunların yalanlarına kanmazlardı.
Tarih tekerrürden ibarettirya bu Chp asla değişmediğini yine eski tas eski hamam olduğunu gösterdi.
Belediye başkanlıklarını kazandıkları yerlerde kadrolara aç kurtlar gibi saldırdılar.
Hemde hiç utanmadan sıkılmadan.
Belediyelerde kendinden olmayan diğer partilere mensup çalışanları kapının önüne koyarak işten çıkarıp kendi adamlarına yer açıyorlar.
Adamlar bırak partili arkadaşlarını bu sefer  kardeşlerini, çocukları yeğenlerini ve akrabalarını belediyelerde önemli görevlere getiriyorlar.
Mesela Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş kardeşlerinden birini Hatay su ve kanalisasyon müdürlüğünde özel kalem,
Diğer kardeşinide Fen işlerinde saha şefi yapıyor.
Yine İzmir-Torbalı Chp'li başkan oğlunu genel müdür yapıyor.
İzmir-Selçuk belediye başkanı Selçuk Şengel kuzenini  sekreter yapıyor.
Aydın-Efeler belediye başkanı Mehmet Fatih Atay, kardeşini Sağlık işleri müdürü yapıyor.
Karabük-Safranbolu belediye başkanı Elif Köse,kardeşini özel kalem müdürü yapıyor.
İstanbul'un Chp'li il başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun altı yardımcısı Chp'li ilçe belediyelerinden tek birgün bile işe gitmeden maaş alıyorlar.
Chp Menderes ilçe başkanı ise Personel a.ş'nin başına getiriliyor.
Tabi biz hepsini buraya yazamıyoruz.
Böyle onlarca atama mevcut.
Bu yaşananlara Chp genel merkezi ve genel başkanı ne diyor.
Güya birinci derece yakınların belediyede görevlendirilmesine yasak getirecek bir kanun teklifi veriyor.
Tabi bunun zaman kazanmak için bir oyalamaca olduğunu millete yutturmaya çalışıyor.
Gerçek şu ki Chp üst yönetimi, iktidara susamış aç ve istahı kabarmış yöneticilerini ve partililerini durduramıyor.
Biz köşe yazarları hep iktidar partisi olan Ak Parti'nin yanlışlarını yazmaya alışmıştık.
Artık yerel seçimlerde nufusun yarıdan fazlasını yöneten muhalefeti de yazacağız.
Kimsenin milleti kandırmasına izin vermeyeceğiz.
Biz her zaman halkın ve doğrunun yanında olmaya devam edecegiz.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi.

27 Temmuz 2019 Cumartesi

TEŞEKKÜRLER SEZAİ MATUR

     Bazı gezeteciler vardır toplumda aksayan yönleri,halkın taleplerini ve gerçek doğruları yazar ve gündeme taşırlar.
Bu yazarların yazdıklarıda her zaman dikkate alınır.
Mesela rahmetli Necdet Güngörsün böyle biriydi.
Şimdilerde ise Sezai Matur.
Ben bir köşe yazarı olarak Sayın Matur'un hemen her yazısını okurum.
Özéllikle eski stad yerinin konut alanı yapılmaması için çok mücadele verdi.
Şimdi bu alan yemyeşil bir millet bahçesi oluyor.
Birkaç gün öncede Orhan Cami çevresindeki rezaleti gündeme getirdi.
Çay ocağı sahiplerinin neredeyse caminin giriş kapısına kadar taburalarla işgal ettiği, oturanların bir elinde çay bir elinde sigara kahkahalar atıp sohbet ettiği,cami cemaatinden çok birbiriyle hasret gidermek için toplanmış  insanların oluştuŕduğu, cami cevresinin ve caminin hükmü şahsiyetiyle hiçte bağdaşmayan bir garabetti.
Ben burada toplanan insanlarada bir şey diyemiyorum.
Benim itirazım bunlara böyle bir ortamı hazırlayan ve buna göz yuman idarecilere.
İnanın Orhan Camiye her gittiğimde bu garabeti gördükçe yüreğim parçalanırdı.
Tabi benim gibi nice insanda aynı şeýleri düşünüyordu.
Yalnız şunuda söýlemem lazım ki,
Milli ve manevi değerlere önem veren milliyetçi ve muhafazakar düşünceye sahip köşé yazarlarımız gazetecilerimiz bu rezaleti görmüyorlarmıydı?
Neden yazamadılar...?
Öyle muhafazakarlık lafla olmuyor.
Sen daha ilindeki en eski tarihi camiyi bile muhafaza edememişsin...
Bazı şeyler senin için daha değerli olmuş...
Bizlerde bir vatandaş olarak bu değerleri kim koruyor kim yazıyorsa,bizde ona teşekkür ederiz.
Teşeķkürler Sezai Matur.
Bir teşekkürde bu garabete son veŕen büýükşehir belediye başkanımıza,
Teşekkürler Ekrem Yüce.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi.


22 Temmuz 2019 Pazartesi

YENİ PARTİ ÇALIŞMALARININ SAKARYALI BADİGARTLARI

     Son günlerin siyasi gündemini Ak Parti'den kopup parti kuracak kişiler oluşturuyor.
Bu kişiler geçmişte Ak Parti'de milletvekilliği,bakanlık,başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış kişiler.
Ben siyasetin bir itiraz rejimi olduğuna ve doğru bildiklerini uygulayabilmek için bir zemin oluşturma sanatı olduğuna inanan biriyim.
Ancak bir partinin milletvekili,bakanı başbakanı hatta cumhurbaşkanı olduğunda bu düşüncelerini uygulayamamışsan, bundan sonra senden hiçbir şey olmaz.
Ak Partinin lideri Tayyip Erdoğan'ı suçlayıp şöýle böyle konuşmak halkı aptal yerine koymaktır.
Şayet Tayyip Erdoğan'ı aşamıyordunsa neden o gün basıp istifayı doğruları konuşmadın.
Yıllarca bu görevlerde kalacaksın,yerinize başka gürevlendirmeler yapılınca sütre gerisine çekilip hizip oluşturacaksın ve Partinin zayıfladığını görüncede bir kaç koldan taaruza geçeceksin.
Bizde düşmüş insana bile hamle yapılmazken sizler,muhalefetle bile işbirliği yapacak kadar zıvanadan çıktınız.
Biz Sakaryalılar olarak bu gelişmeleri takip ederken bir yandanda bu hareketlere katılan Sakaryalı eski vekilleri izliyoruz.
Abdullah Gül'ün takımında Erol Aslan Cebeci yer alırken,
Ahmet Duvutoğlunun sözcülüğünü hatta badigartlığını ise bir zamanlar Ak parti genel başkan yardımcısı dört dönem Sakarya milletvekilliği yapan Ayhan Sefer Üstün yapıyor.
Ben Ayhan beyin tüm açıklamalarına bakıyorum.
İnanın tüm isyan ettiği şeyleri  dün kendisi yapıyordu.
Bu millet balık hafızalı dedikse o kadarda değil hani.
Hiç kimse milleti aptal yerine koymasın.
Geçenlerde Sapancada Erol bey'le,Ayhan beyin bir araya gelip iki gurubu birleştirme gibi bir çalışma yaptığını duydum.
Ya bunlar Ak Parti'de milletvekiliyken hiç bir araya geliyorlarmıydı?
Gören söylesin.
İşte bunlar hayırlı işlerde bir araya gelemeyip, şer işlerde bir araya gelen kişiler.
Tam onbeş sene Ak Parti gibi güçlü bir partide Sakarya'ya ne verdiniz ki, yamalı bohça  oluşumlarıyla ne vereceksiniz?
Bu yazdıklarım halkın sizinle ilgili genel düşüncesi.
Bu badigartlara bir tavsiyem sahaya çıktıklarında karşılarında birçok barikat ve badigart bulacaklardır.
Benden söylemesi.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
ERTAN CİMBAT.
Sakarya Ahbar İnternet Gazetesi.

16 Temmuz 2019 Salı

Hiç kimse vatanına ihanet edenleri affetmesin

     Dün 15 Temmuz'du.
Fetö terör örgütünün hain darbe kalkışmasının üçüncü yıl dönümüydü.
Dışarı çıkamadığım için gündemi evde intenet ve televizonlardan takip ettim.
15 Temmuz 2016 yılında o hain darbe girişimini sanki canlı olarak tekrar yaşadım.
Gerçekten bu güne kadar yapılan en merhametsiz,acımasız,kahpe ve alçak bir kalkışmaymış.
Kalkışmaymış diyorum,çünkü bu güne kadar bu denli olayların ayrıntısına hakim değildim.
Tüm televizyon kanallarından tüm hainliklerini defalarca izleme fırsatım oldu.
Nasılda insanımızın üzerine yağmur gibi mermi yağdırıyorlar.
Hemde ne mermisi,G3,MG3 Makinalı tüfek,Uçak Savar,Helikopter,Uçaktan bomba, yetmedi Tank mermisi.
Aynı İsrailin, Filistin'lilere;Esad'ın Suriye halkına yaptığı gibi...
Allah'a şükürler olsunki halkımızın,polisimizin ve devletin yanında olan kahraman askerlerimizin sayesinde bu hain darbe girişimi püskürtülmüş ve hainlerin birçoğu tutuklanmıştır.
Tabi darbeyi bastırabilmek için tam 251 şehit ve 2200 gazi verdik.
Birçok resmi kurumumuz bombalandı.
Bunlardan en önemlisi TBMM'nin bombalanmasıydı.
Savaş halinde bile meclisler bombalanmıyor.
Dün bu maksatla mecliste anma etginlikleri vardı.
Cumhurbaşkanınında katıldığı bu toplantıda bütün parti sözcüleri gayet itidalli ve birlik beraberlik içinde mesajlar verirken CHp sözcüsü tam bir profakatif konuşma yaptı.
Herkes şunu bilsinki bu hain örgüt bütün partilere sızmış.
İktidar partisine sızmışlarda  muhalefete sızmamışlar mı?
Eğer herkes akĺını başına almazsa bu kutuplaşmalar, bu birbirini suçlamalar fetönün ve fetöcülerin hatta pkk'nın ekmeğine yağ sürer.
İstanbul seçimleri kazananında kaybedeninde bu manada ders alması gereken bir durumdur.
    Bir gazeteci arkadaş soruyor?
"Siz hiç fetö ile bağlantısı olupta pişman olan birini gördünüz mü"?
Çevrenize bir bakın görüyormusunuz?
Biz gerçekten çok iyimser bir milletiz.
Ama dün televizyonda bir şehit eşini dinlerken bu iyimserliğimi artık bir kenara bırakmak gerektigini anladım.
Ne diyor şehit eşi.
"Hiç kimse vatanına ihanet edenleri affetmesin.
Ben bu sözü bir emir telakki edip bundan sonra bu hain fetöcüler pişman olup tövbe etselerde aynen peygamberimizin amcası Hamza'yı okla öldüren Vahşi'nin yüzüne bakmayışı gibi bunların yüzüne bile bakmayacağım.
Bunu nefsim için değil, şehitlerimiz,gazilerimiz ve onların acıları için yapacağım.
Allah birlik ve beraberligimizi artırsın.
Bir daha böyle felaketler ülkemize ve milletimize göstermesin.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar Internet gazetesi.






12 Temmuz 2019 Cuma

S-400 MÜRTED'DE


    Aylardır ABD ile TÜRKİYE arasında gerilime sebep olan S-400 hava savunma sistemi nihayet bugün itibarıyla Ankara-Mürted hava üstüne gelmeye başladı.
     Haber televizyonlardan son dakika bilgisi olarak geçmeye başlayınca inanın bir türk vatandaşı olarak gururlandım.
Hani gençlik yıllarında belinize ilk tabancayı taktığınızda bir havaya girer heyecanlanıp bir özgüven insana gelirya,aynen öyle bir duygu.
     Bu sistemin Türkiye'ye kurulmaması için uğraşan dış güçleri çok iyi anlıyorumda içimizdekileri helede "Türkiye'ye bir saldırı olmazsa bu sisteme verilen paraya yazık olacak"diyebilmeleri şaka gbi birşey.
Kıymetli okuyucularım askerlik yapanlar çok iyi bilirki karşınızda silahlı bir düşman varsa onunla ya mevziye girerek,ya sütre arkasına geçerek muharebe edilir.
Eğer düşmanla savaşırken açıkta kalmışsanız sizin için yenilgi ve ölüm muhakkak olacaktır.
Eskiden kılıçla, kalkanla,okla yapılan savaşlar şimdi füzeyle indansız hava arçlarıyla,uçaklarla yapılıyor.
Ülkeler bunlardan korunmak için kendilerini güvene almak için bunları havada yakalayıp vurup etgisiz hale getirecek savunma sistemleri geliştiriyor.
Kendi yapamayan dışardan alıyor.
Çok ilginçtir bir savunma silahı olan bu sistemi dost bildiğimiz,aynı ittifaklar içinde yer aldığımız ülkeler bize vermediler.
Hatta kurulu olan patriot rampalarını ülkemizden söküp alıp gittiler.
Bizde parayı bastık Rusya'dan daha iyisini aldık.
Şimdi yok şöyle olur böyle olur diye tehditler savuruyorlar.
Demekki bunların Türkiye üzerinde hesapları var ki bu S-400'ler bu hesabı bozuyor.
Gerçi 15 Temmuz'da bunların ne yaptığını gördük.
Şu bir gerçek ki türk milletiyle karada karşı karďıya gelemeyeceğini çok iyi bilenler hava üstünlüğünüde kaybedince telaşa kapıldılar.
Dünyada tüm mazlum milletlere yardım eden böyle bir ülkeye mutlaka Allah'ın yardımı olacaktır ve oluyor.
İçimizdeki hala durumu kavrayamamış, olayın vehametini anlayamayanlara bu sistemin resimde gördüğünüz bir boru olmadığını ülkemizin güvenliğine şemsiye ve miğfer olan bir koruma kalkanı olduğunu hatırlatmak isterim.
Düşmanlarımızla aynı dili kullanarak bu sisteme karşı olanlarıda halkımızın bir kenara not ettiği unutulmasın.
Akıncı isminin niçin Mürted olduğunu iyi anlamalıyız.
      S-400'ler ülkemize hayırlı olsun.
Allah'a emanet olunuz.
Daygılarımla.
Ertan Cimbat.
Sakarya Ahbar İnternet  Gazetesi.