17 Haziran 2017 Cumartesi

İMAMHATİP OKULLARI PLATFORMU NEDİR?

 Herkesin yakınen bildiğl gibi İmamhatip okulları kurulduğu yıllardan bu yana vatandaşlarımızın özverileri ve yardımlarıyla bu günlere gelmiştir.
 Bu yardımlar bugüne kadar vakıf, dernek ve cemiyetler vasıtasıyla yürütülüyordu.
 Bu kuruluşların en organize ve verimli olanı kuşkusuz İmamhatip Mezunları dernekleri olmuştur.
Öyleki bu dernekler şu anda ülkemizin her ilinde ve ilçesinde örgütlenmiş, bulundukları bölgelerdeki İmamhatip ortaokulu ve liselerin kuruluşlarında,eğitim ve öğretim faaliyetlerinde,okulların fiziki ihtiyaçlarında,öğrenci ve öğretmen ihtiyaçlarında,sosyal etkinliklerde hep imamhatiplerin yanında yer almıştır ve almaktadır.
  Derneklerin üst kuruluşu olan ÖNDER ile koordineli ve uyumlu bir çalışma, planlı ve programlı bir şekilde devam etmektedir.
Yıllardır zor şartlar altında ve meccanen, tamamen Allah'ın rızası gözetilerek binlerce İmamhatip mezunu dernek üyesi görev yapmaktadır.
Bu dernekler özellikle son beş yılda çok başarılı çalışmalar yaparak imamhatip okulları sayısı ve imamhatipli öğrenci sayısının artışına büyük katkılar sağlamıştır.
Bu kadar verimli çalışmalar devam ederken tüm ilçelerde imamhatip okulları açılıp öğrencilerimizden başarılı haberler gelmeye başlamışken ortaya birdenbire "İmamhatip Okulları platformu"diye yeni bir kuruluş icat edildi.
Nedir bu platform diye bir yıldır araştırıyorum inanın bir çok yetkiliyede sormama rağmen tam olarak ne iş yaptıklarını ve görev alanını anlayabilmiş değilim.
Öz ve anafikir olarak şunu anladım ki,
İmamhatip mezunları derneklerinin dişiyle tırnağıyla uğraşıp hazırladıkları sofraya davetsiz gelen hatta davetlileri karşılayıp sonunda da yemek duası yaparak dikkatleri üzerine çeken bir oluşum.
Sonuçta sofraya gelen adama niye geldin diyemiyorsunuz.
Sanırım meseleyi anladınız.
Bu platformun kuruluşu iki yıla yaklaşmasına rağmen İmamhatiplerle ilgili hiç bir çalışmasını duyan var mı?
Hatta bu platformun ilçelere atadığı bir çok temsilci imamhatip mezunuda değil,hatta bazıları parti yöneticisi.
Mezun dernekleriyle hiç bir ilişkisi yok, buna ihtiyacıda yok.
Ancak bu platformun cazibesi hiçbir faaliyet yapmasada il protokolü ve siyasi alanda çok yüksek.
Sizin tam anlayacağınız gibi yazayım.
İmamhatip okulları platformu Asiller
Imamhatip dernekleri kuntakinteler.
Biraz ağır yazıyorum ki olayın vehametini yetkililer anlasın.
Bu hafta Sapanca' da yaptığımız toplantıya Önder başkanımiz Halit Bekiroğlu'da katıldı.
Toplantıda söz alıp bu yazdığım konuyu kendisine aktardım.
Ayrıca
 içinde  başka kurumlarıda barındıran bu platformun  başına neden "İmamhatip okulları"ibaresi getirilmiş anlamak zor.
Yüzlerce İmamhatip Mezunları derneğinin üst kuruluşunda neden açık bir şekilde  "İmamhatip"ibaresi yok.
Bu konular üzerinde çalışmalar yapılacağı tarafıma beyan edildi.
Birde toplantıda sadace ben rahatsızım sanıyordum.
Bütün ilçe dernek başkanları tek tek söz alıp platformun bu şekilde anılması ve sanki imamhatiplerde çift başlılık varmış görüntüsünden rahatsız.
Kısaca yukarıda dile getirmeye çalıstığım meseleden tüm dernek başkanları olarak rahatsızız.
Atalarımız"Çifte kazık toprağa girmez" demişler.
Dernek başkanlarını izliyormuş,pasifize ediyormuş gibi hatta bir güvensizlik iması veren bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir.
Şayet arkadaşlarımız bize güvenmiyor çalışmalarımızı beğenmiyorlarsa görevimizi onlara devretmeyede hazır olduğumuzu buradan belirtmek isterim.
Bu yazımızın bir yanlıştan ve yanlış anlamaların çözümüne yardımcı olması dileğiyle.
Tüm arkadaşlara ve okurlarıma saygılar sunuyorum.
Allah'a emanet olunuz.
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET GAZETESİ.



13 Haziran 2017 Salı

ASKER ARKADAŞLARIMA SELAM DURDUM.

Dile kolay tam 33 yıl sonra askerliğinizi birlikte yaptığınız arkadaşlarınızla bir araya geliyorsunuz.
Geçen akşam Tuna Tan tesislerinde 63/2 ve 63/3 tertip Şanlıurfa'da 20 MKNZ.Tugayında askerlik yapan arkadaşlarla iftar programında bir araya geldik.
Bu arkadaşların bir çoğu ile birbirimizi 33 sene hiç görmemiştik.
Türkiye'nin dört bir yanından toplantıya katılan arkadaşlarımız arasında en kalabalık katılım Sakarya,Sinop,İstanbul,İzmir illerimizdendi.
Yaklaşık yüz kişi iftar programına katıldı.
Arkadaşlarımız birbirini daha iyi hatırlayıp tanıyabilsin diye kamera çekimleri,fotoğraf çekimleri,sohbetler eşliğinde zaman hızla akıp geçti.
İftarımızı yapıp salondan ayrılırken arkadaşların bu toplantıdan çok mutlu oldukları gözlerinden okunuyordu.
Bilmiyorum böyle bir toplantıyı bu güne kadar yapan oldumu?
Ülkemizin içinden geçtiği zor şartlarda göz önüne aldığımızda asker arkadaşlarımızla yakınlaşmamız ve bir araya gelmemizın çok yerinde bir karar olduğu kanaatindeyim.
Önümüzdeki aylarda daha kalabalık toplantıları komutanlarımızında katılımıyla gerçekleştireceğiz.
"Her şey vatan için"
"Her Türk asker doğar"
Asker arkadaşlarıma bu mutluluğu bana yaşattıkları için teşekkür ediyor,hepsine selam duruyorum.
Ayrıca herkese de bu mihvalde toplantılar tavsiye ediyorum.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR İNTERNET GAZETESİ


4 Haziran 2017 Pazar

PAZARLARIMIZI KİM DENETLEYECEK.

    Bugün çoktandır yazmak istediğim bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Gerçi hangi aksayan konuyu yazsak,konunun muhatapları tarafından eleştiriliyoruz ama,göreviniz kamuoyunu bilgilendirmek ise bunları fazla dikkate almadan yolumuza devam edeceğiz.
Sonuçta gazeteciyseniz,topluma karşı sorumluluğunuz herşeyden önce gelir.
Bugün para vererek pazarlardan aldığımız çürük ve ezik sebze ve meyvelerden bahsedeceğim.
Pazarlarda iki,hatta üç tür satıcı var.
Birinci grup pazarcılığı iş ve meslek edinmiş pazarcılar.
İkinci grup ise nerede bir ucuz mal buldu,onu sokaklarda ve pazarlarda günü birlik satmaya çalışan işportacı pazarcılar.
Birde kendi ürettiği mahsulü pazarda satan pazarcılar var.
Pazara gittiğinizde bu 
pazarcıların sahneledikleri malların hepsi tertemiz olduğunu görürsünüz.
Tezgahın ön tarafından bahsediyorum.
Poşetlerle yaptığınız alış veriş sonucu eve bir geliyorsunuz ki adam tezgahın arka bölümünden ne kadar çürük çarık var doldurmuş.
Geçen gün pazarın birinden bir kiraz aldım,inanın insan o kirazı satmaya utanır.
Bu konuları herkes yaşadığına göre çokta örneklemeye gerekte yok.
Şunu da hemen belirteyim ki gerçekten işini iyi yapan pazarcı esnafımızı bu anlattıklarımdan muaf tutuyorum.
Bir pazarcı arkadaşla sohbet ederken,''serçe parmağını çalıştıramayan pazarcı zarar eder."Demişti.
İki sağlam meyve ve zebzenin yanına serçe parmağınla bir ezik ve çürük koyamıyorsan bu işi yapmayacaksın arkadaş diyede ilave etmişti.
Hal'e mal almaya gittiğinizde halde her türden mal bulmak mümkün.
Bu gün gelen taze meyve sebzede var beş gündür satılamamış artık demode olmuş malda var.
Siz okurlarıma bir ti vereyim.
Hafta sonuna gelindiğinde eski yeni tüm mallar halde satılmış olur.
Bu meyve ve sebzelerin hepsi pazarlara gelir ve tüketicilerin poşetine konulur.
Bunlarla konuşsanız herkesin bir haklı sebebide vardır hani.
Ucuz satıyoruz ya kardeşim.
Ucuz satmak asla çürük ve ezik mal satmak değildir,az kazanıp sürümden kazanmak rekabet etmektir.
Yalnız çürük ve ezik malı ayırarak müşteriyede izah edip göstererek ucuz satılabilir.
Bizim izah etmeye çalıştığımız tezgahın arkasından müşterinin haberi olmadan yapılan aldatmacadır.
Bu işler nasıl önlenecek.
Benim önerim pazarcı esnafı kendi markasını taşıyan poşetlerle malını satmalıdır.
Bir diğeri ise belediye zabıtalarının bu konuyu devamlı takipte tutmalarıdır.
Pazar yerlerine belli noktalara terazi konularak vatandaşın aldığı mallar tartılmalı ve hileli mallar için anında şikayet mercileri ve müdehaleler oluşturulmalıdır.
Ben inanıyorum ki bir disipline oluşturulduğu anda vatandaşa çürük ve ezik mal satma işi bıçak gibi kesilecektir.
Adam gibi temiz mal satan pazarcılar ve vatandaşlarda bir oh diyecektir.
Bu günlükte bu kadar.
Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan CİMBAT
SAKARYA AHBAR.



31 Mayıs 2017 Çarşamba

FERİZLİ DENİZE İNEBİLİR Ml?

Sakarya coğrafi haritasına baktığımızda bazı ilçelere önemli imkanlar sunduğunu hemen görebiliriz.

Her ne kadar idari yapılanmada bütün il sınırı kanunla büyükşehir kapsamına alınsada yerleşik anlayış ilçelerin ve ilçe belediuelerinin önemli bir nüfuzunun olduğu gerçeğidir.

Birçok ilçemizin kendine has jeopolitiği mevcuttur.Ancak bu ilçelere küçük değişikliklerle çok önemli değerler katılabilir.Ben bu gün Ferizli ilçemizden bahsetmek istiyorum.Mesela Ferizlimizin denize doğru son mahalleleri olan Ceylandere'nin önündeki Karasu'ya bağlı Üç oluk ve Taşlıgecit mahalleleri Ferizli'ye bağlanarak Ferizli'nin Karadeniz'e inmesi sağlanamaz mı?Çok mu zordur  acaba.

Şu anda Sakarya'nın üç ilçesinin denize kıyısı varken bunu dörde çıkarmak hem Sakaryamıza hem Ferizli ilçemize çok şey katar.

Karasu ilçemiz ise denize kıyısı olan bir komşu kazanmış olur.

Ne dersiniz? Olabilir mi?Neden olmasın,yeterki üzerinde çalışılsın.Sakın denize sınır olsak ne değişecek diye düşünmeyin.

Hendek-Kaynarca bölünmüş yoluda hayata geçirilebilirse Ferizli ilçemiz şu anki konumunu katlayarak gelişmeye devam eder.Herkese hayırlı Ramazanlar diliyorum.Allah'a emanet olunuz.Saygılarımla.Ertan Cimbat SAKARYA AHBAR


22 Mayıs 2017 Pazartesi

          NE ŞUNCU,NE BUNCU.O,ORTA YOLCU.

   Ak Parti'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel başkan seçileceği 21 Mayıs tarihindeki olağanüstü kongre herkes için ayrı bir mana ifade ediyordu.
Herkesin bir beklentisi vardı ama asıl beklenti ve çoğunluğun beklentisi yeniden yapılanma,arınma ve yeni bir başlangıc beklentisiydi.
Bu beklentinin Genel Merkez ayağı ne kadar karşılandı bunu zaman içinde göreceğiz.
Ancak Sakarya için bir tahlil yaptığımızda çok isabetli bir karar verildiği görülmektedir.
Yıllarca Sakarya Ak Parti siyasetinde adamcılık kayırmacılık almış başını yürümüştü.
Şu milletvekilinin adamı bu milletvekilinin adamı gibi gruplaşmalarla Ak parti adeta ortadan ikiye bölünmüş,sırf bu bölünmüşlük sebebiyle parti misyonuna uymayan,yanlış işler yapan kişilere bu bizden denilerek dokunulamamış bu durum partide disipline edilemediği için çürümelere sebep olmuştu.
21 Mayıs Kongresine giderken herkes beklentilerini açık açık dillendirmeye başlamıştı.
Ben de bu tartışmaları dinlerken zaman zaman müdahil olduğum da oluyordu.
Bir gazeteci olarak Sakarya'dan MKYK'ya kim girer diye bana sorulduğunda,
Ya Recep Uncuoğlu girer,ya da Sakarya'dan kimse olmaz diyordum.
Ne yalan söyliyeyim bu fikrime pek katılan olmuyordu.
Nedeni ise gayet basit.
Çünkü herkesin gönlünde tarafı olduğu bir aslan yatıyordu.
Zaten hastalıkta buydu.
Bunun tedavi edilmesi gerekiyordu.
Bu parti birilerinin tapulu malı değil milletin partisiydi.
Adamlar partiyi babasının malı gibi kullanıyorlardı.
Kısaca Ak Parti Şuncular,Buncular diye ikiye ayrılmıştı.
Tabi birde bu iki gruba bağlı olmayan orta yolcular vardı.
Bu orta yolcular bu gruplaşmalardan nefret eden,Ak Parti'ye gönülden bağlı partideki çürümüşlüğe rağmen her seçim gidip oyunu Reis'e ve Ak Parti'ye veren insanlardı.
Ancak son aylarda bu kesimde de büyük homurtular başlamıştı.
Şahsen ben,''Böyle giderse ben artık Ak Parti'ye hizmet etmem'' diyenleri gördüm.
Şunu abartısız söyleyebilirim ki gerekçeleri farklı olsada Ak Parti'lilerin yarısı gidişattan rahatsızdı.
Referandum sonucu ve son değerlendirmeler göstermiştir ki Parti'ye acilen bir neşter vurulmasını gerektiriyordu.
Bu neşter Sakarya'da Recep Uncuoğlu'na verildi.
Çünkü altı yıla yaklaşan il başkanlığı süresince herkesi en iyi tanıyanlardan biriydi.
Adaletine güvenilen birisi.
Aldığı görevi en iyi yapmaya çalışan birisi.
Gruplaşmalardan hoşlanmayan,nefret eden birisi.
Onun bunun adamı değil kendi doğrularını uygulayan daha çok kişilere değil,parti misyonuna bağlı birisi.
Şimdi okurlarıma soruyorum?
Size böyle bir yetki verseler, yeniden yapılanma ve teşkilatlarda yeniliklerde belirleyici rol alacak biri olarak kimi MKYK'ya alırdınız.
Herhalde kendinden olmayan insanları elindeki neşterle doğrayacak kişilere  bu neşteri ve görevi vermezdiniz.
İşte bu yüzden Sayın Recep Uncuoğlu'nun MKYK'a girmesi Sakarya ve Ak parti için olumlu olmuştur.
Siz bakmayın fısıltı gazetelerinin şunun adamı bunun adamı diye algı yapmaya çalıştığına.
Dostluklarla,sorumlulukları karıştırmayın lütfen.
Recep Uncuoğlu'na  Tayyip Bey öyle bir sorumluluk yüklemiştir ki,
Yanlış yaparsa bunun hesabını ne dünyada ne de ahirette verebilir.
Partide müthiş bir grizu birikimi mevcut iken, kimsenin yanlış yapma lüksü olmaz, olamaz.
Lütfen Uncuoğlunu rahat bırakın.
Onun birçok konuya hakim biri olarak en doğru ve isabetli kararlar vereceğine ben yürekten inanıyorum.
Kendisine bu yolda kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
Allah yardımcısı olsun.
Ülkemize, Sakarya'mıza ve partimize hayırlı olsun.Allah'a emanet olunuz.
Saygılarımla.
Ertan Cimbat         SAKARYA AHBAR 


23 Nisan 2017 Pazar

MİLLİ OLMAYAN BAYRAM KUTLAMALARI

Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıydı.
Sabah 10'da kutlamaların yapılacağı salona küçük oğlum Abdussamet ile birlikte gittik.
Salona tam giriş yapıyordum ki çok hareketli bir yabancı müzik çalıyordu.
Sanki yabancı bir ülkede bir eğlence merkezine giriyorsunuz.
Neyse içeri girdim ki  anasınıfı öğrencileri bu müzik eşliğide dans ettiriliyordu.
Hatta salonda çok uğultu olduğu için acaba ben mi anlayamadım diye iki üç kişiyede müzik Türkçe değil mi? diye sordum.
Onlarda hayır Türkçe değil dediler.
Neyse ki oyun ve müzik bitti.Bir öğrencinin şiir okumasından sonra yeni bir öğrenci gurubu sahnede yerini aldı.
O da ne?
Bu defada arap müziğine benzer Maruni maruni diye bir müzik eşliğinde öğrenciler oynamaya basladılar.
Yani sizin anlayacağınız bir Milli Egemenlik bayramında milli olmayan danslar ve milli olmayan müzik parçaları.
Eğer tüm Türkiyede bu iş böyleyse o zaman Milli Egemenliğimizi kaybetmişiz demektir.
Çünkü milli egemenlik demek kültür demektir.
Kültür ise dil demek,oyun demek,gelenek ve görenek demek,giyim ve kuşam demek,kendi öz değerlerine sahip çıkmak ve onları yaşatmak demektir.
Siz hiç bayram torenlerinde halay çekildiğini,horon tepildiğini,çiftetelli oynandığını,zeybek veya kaşık oyunu oynandığını gördünüz mü?
Göremezsiniz çünkü Türkiye  her alanda olduğu gibi kültür alanında da kuşatılıp yok ediliyor.
Bir milletin kültürünü yok ettin mi,susuz kalan bir ağaç gibi kurur yok olur gider.
Kültürü yok olmuş milletlerin başkalarının mandası olmaları kaçınılmazdır.Ben merak ediyorum salonda bu oyunları alkışlayan siyasilerin,bürokratların hatta vatandaşların içinde benim gibi düşünen oldu mu?Bilemiyorum.Ancak şu tesbiti yapmalıyım ki yıllarca Kemal Sunal filmlerinde ''Eşşekoğlu eşşek''i nasıl gülerel izlettirip kahkaha attırarak bu millete öğrettilerse,bu ulusal sanilan bu bayramlarda da dansı ve yabancı müzikleri size kabul ettirirler.Herkes alkışladığına görede kabul ettirmişler gibi görünüyor.Millet adına karar vericiler insallah bu yazıyı okuyup gelecek bayramları gerçekten Ulusal egemenliğimize uygun bir şekilde kutlamamızı sağlarlar.Bekleyip göreceğiz.Allah'a emanet olunuz.Saygılarımla.Ertan Cimbat  Sakarya Ahbar.

6 Nisan 2017 Perşembe

AHMET SOĞUK MATEMATİKTE YENİ KURALLAR İCAT ETTİ.

   SOĞUK,SONUÇ SEKİZ SEKİZ BEN KAZANDIM DEDİ.

       Nisan ayının ilk haftası geldiğinde belediyelerde Başkanlarla ilgili denetim komisyonu raporları görüşülüp,faaliyet raporları oylanır.

 4 Nisan pazartesi günü toplanan Ferizli Belediye meclisinde de bu konunun görüşmeleri vardı.Hemde canlı yayın yapılarak görüşüldü.

Bizde bu önemli gündemi canlı olarak internet ortamından takip etme fırsatı bulduk.

Denetim kurulu raporunda bir birinden önemli maddeler okunurken Ahmet Soğuk'un jest ve mimiklerinden çok gergin olduğunu ve kontrol dışı mimiklerle de kendinin telaşlı ve kaygılı olduğunu tespit ettim.(Bunu nasıl anladın diye soruyorsanız. A.Soğuk benim iyi bir Ahmet soğuk uzmanı olduğumu bilir ve bunu her yerde söyler.)

     Rapor okunduktan sonra söz alan Başkan Soğuk,rapordaki maddeleri basitleştirmeye çalışarak,bir yandan da her zamanki gibi ''Bunların altında hiç birinde benim imzam yok.Bir hata varsa personelin hatası diyerek.Canlı yayında personelin birine.''Bak senin yüzünden bu duruma düşüyoruz.Neden işini doğru yapmıyorsun'' diyerek azarladı.Tabi bizde bu tiyatroyu yuttuk.

Her iki cümlesinden birinde 'Ben Belediye başkanıyım,bana saygı göstermek zorundasınız diyerek konuşmasına duygu ve gözdağı yüklemeye çalışıp Belediye meclis üyelerinin  elini sıkmadığını,kendisine arkasını döndüğünü itiraf edip düştüğü acınacak durumları kamuoyuna ifşa etti.

Denetim komisyonu başkanı Murat Kahyaoğlu Soğuk'un ardından söz alıp komisyonun objektif  ve tarafsız olarak yaptığı çalışmaları anlattı,Başkan Ahmet Soğuk'a dönerek,Benim Ahmet Sevgimi kalbimi yarsalardı görürlerdi.Ancak zaman içinde o kadar çok değişti o kadar yanlış yaptı ki şimdi elini bile sıkmak istemiyorum.''Dedi.

Konuşmalardan sonra geçilen oylamada,naklen yayın kamerası meclis üyelerine çevriliyken,başkan dahil altı kişi Faaliyet raporuna kabul oyu kullanırken yedi kişi ret oyu kullandı.Kameranın görmediği başkanlık divanında bulunan üç kişiden birinin evet birinin hayır verdiği,meclisi yöneten Samet Zurnacının hiç bir tercihe el kaldırmadığı söylendi.

İlk haberler 8 ret, 7 kabul ve 1 çekimser olarak basında yer aldı.

Daha sonra evrakta Sekiz sekiz olarak tescil edildiği söylendi.

Ayrıca Ahmet Soğuk ''2016 yılı Faaliyet  raporu sekize sekiz olarak kabul edilmiştir'' açıklaması yaptı 

Sekize sekiz matematikte bir birinin aynı olan iki sayı.

Buradan nasıl bir galip çıkıyor bunu Ahmet Soğuk'a sormak lazım.

Matematikte yeni kurallar ihdas etmiş olabilir. 

Benim dikkatimi çeken üç tane Ak Parti belediye meclis üyesinin açık olarak ret oyu vermesi.

Denetim kurulu üyesi Samet Zurnacı'nın hazırlanan raporun altında lehte imzası olmasına rağmen meclis toplantısında kabul oyu vermesi.

Bağımsız Belediye meclis üyesi Nadide Dülger'in belediye seçimlerindeki unutulmayan siyaset tarzı ile  şimdi verdiği süpriz kabul  oyu.

Belediye Başkanları bu tip oylamalarda oy kullanıp kullanamadığı.

Sakarya Milletvekili Ayhan sefer Üstün'ün ilk defa bu hadiselere sessiz kalması ve taraf olmayıp destek vermemesi.

Bunlar kamuoyunda konuşulan başlıklar.

Bak az daha unutuyordum.

Bu mecliste başkanın  basına ve özellikle şahsıma yönelik beyanları da oldu.

Mesela beni mahkemeye verdiğini ve mahkemede yalan söylediğimi iddia etti.

Sayın Soğuk Mahkemeye veren sensin,beraat eden benim.

Koskoca devletin Hakimi yalan söylediğimi anlayıp bana ceza vermedi de sen mi anladın.

Geç bunları geç,

Herkes yanlış bir doğru sen misin?

Bak benden sana tavsiye bu gidişle elini sıkacak adamda bulamayacaksın.

Bu benim tespitim değil.

Meclis üyelerinizin elinizi sıkmadığını söylüyorsunuz.O da evet sıkmadım diyor.

Kendin bilirsin ama bu gidiş iyi bir gidiş değil.

İnan ki seni yazmak  bana artık zevk vermiyor.

Ama mesleğimiz bu,seni sevemesekte ,mesleğimizi seviyoruz. 

Allah'a emanet olunuz 

Saygılarımla.

Ertan Cimbat   SAKARYA AHBAR



Yalnızlaştıkça hırçınlaşıyorsun.